"Bu Suça Ortak Olmayacağız!"
18 Ocak, 2016Suç ne?
Suçlu kim?
Suça kimse ortak olmak istemez!
Kimse de kimsenin suçuna(!) ortak olmamalı!
Hele ki suç; Düşmanlık, ırkçılık, mezhep ayrımcılığı yaratmak ise,
Suçlu da; “Kürt sorunu vardır” kılıfında, PKK’yı savunanlarsa…
Kürt sorununu, PKK terör örgütü sorunuyla karıştıranlardır.
Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, düşmanlık yaratanlar ve çözümü sorun haline getirenler vardır!
‘Et tırnaktan ayrılmaz’ başlıklı yazımda “Türkiye toprakları üzerinde yaşayan farklı etnik kökenli vatandaşlarımızla kurduğumuz akrabalık bağları bize birbirimizle kardeşçe yaşamayı öğretti” şeklinde düşüncemi ifade etmiştim.
Benim kız kardeşim Diyarbakırlı Kürt eniştemi sevmiş, evlenmiş, kan bağı kurmuş ise bizde onu insanlığı ile kabullenmiş, sevmiş isek sorun yoktur!
Benim erkek kardeşime Sivas’dan kız alıp, ailemize gelin ediyorsak sorun yoktur!
Demek oluyor ki bizlerde “sorun yoktur!” “sorunu yaratanlar” vardır!
Kürt/lük sorunu yaşayan ülkemizde insan hakları adına olumlu çok adımlar atıldı. Kürt/lerin kimliği kabul edildi, Kürt/lük "sorun" olmaktan çıktı!
Kürtçe medya yayınlar yapıyor, Kürtçe şarkılar söyleniyor, Kürtler Parti kurup, meclise girebiliyorken, Kürt vatandaşlarımız seçebiliyor, seçilebiliyor, okuyup eğitim alabiliyor, polis, öğretmen, doktor, asker, siyasetçi, patron, Belediye Başkanı, meclis üyesi, Nobel ödüllü Bilim Adamı hatta Akademisyen(!)…olabiliyorken ve hal böyle iken sorun nerede?
PKK maşasını 80’li yıllarda bölgeye özellikle sokan güçler, bölgedeki halkın yoksulluğu ve yoksunluğundan faydalandı. Kürt vatandaşlarımızın doğu ve güneydoğuda yaşadığı yoksulluk ve yoksunluklar toplumsal bir sorundu.
Türkiye 31 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyor.
Ne yazık ki Devlet bölgedeki halkın ihtiyaçlarının karşılamasında uzun yıllar yatırım yapmak da ve sorunun ciddiyetini algılamada geç kalmıştı.
Devletin 2000’lere doğru bölgeye yaptığı yatırımlar PKK’yı rahatsız etti.
Burada ciddi bir yanlışa ve yanılgıya düşmemek lazım... Kürtlerin hakları, talepleri ile PKK ve HDP'nin "talepleri" aynı şeyler değildir.
Kürt Sorunu olarak bildiğimiz, Kürtlerin red, inkâr, asimilasyon, imha, ihmal, haklarının gaspı dönemi bitmiştir. Kürtlerin geri kalan hakları da çözüm yolundadır. Bu konunun sadece “Kürt sorunu” ayrıcalığında değil, Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan bütün vatandaşlarımızın "İnsan Hakları" başlığında ele alınması gerçek bir çözümdür.
Sorun; Kardeşliğimizi bozmak isteyenler!
Suçlular; Çözüm sürecine saldıranlardır…
Terörü/Teröristi destekleyen ifadelerdir!
Amaç; Toplumsal uzlaşmayla, ülke genelindeki sorunların tamamının çözümüne katkı sağlamak, Terör bitsin demek, İnsan haklarına riayet edilsin ve halk zarar görmesin demek olmalı…
Yoksa terör örgütünü bir isyan hareketi gibi görüp, karanlığa sığınmak mı?
Akademik görüş bir ‘Barış’ tezi olarak; ”terör dursun, analar ağlamasın, silahla, şiddetle, terörle sorunlar çözülmesin, terör örgütüne yaslanarak siyaset yapılmasın, şehit cenazeleri gelmesin” demek, yaşanan tüm acı gerçeğe empatiyle yaklaşarak haykırmak olmalıdır!
Bu ülke insanlarının sağ-sol çatışmalarından, terör olaylarına kadar canı çok yandı ve hala yanmaya devam ediyor.
“Akademisyenlerin bildirisine” olaylara tek taraflı baktıkları ve savundukları tezin “Barış’ın” uzlaşma zeminine aykırı olduğunu düşündüğüm sebebiyle katılmıyorum…
Ancak, ülkemizde 'demokrasi', 'insan hakları', 'düşünce ve ifade özgürlüğü' gibi kavramlar, siyaset yelpazesinin her kesimi tarafından sıkça kullanılırken, bu düşünce şiddeti neden?
Anlaşmazlıkları ‘İnsanlıktan uzaklaştırma kuramına’ kadar dayandırmak insanın özüne de aykırı…
Özellikle hassas günlerimizde gösterilen tepkilerin ve yapılan eleştirilerin üslup ve boyutunun, farklı düşüncelere tahammülsüzlüğün geldiği boyut itibarıyla demokrasi anlayışına yeni bir yara eklenmemesine çaba sarf etmemizin önemini ayrıca(!) vurgulamak istiyorum.
“BARIŞ” konulu bir tez savunacak isek, suça ortak olmamak için “toplumsal uzlaşmayla çözüme gitmek en insani süreç olacaktır.”
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti
34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.