Halının Altındaki Pislikler!
02 Şubat, 2025D.E.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi lisans mezuniyetimin üzerinden 18 yıl geçmişti. Evlilik, çocuklar, boşanma, iş kurma ve yeni bir yaşam tesis etme süreçlerim derken, kendimi yeniden gözden geçirmek, bilgi/deneyim açısından nerede ve neye ihtiyacım olduğunu bilmek istiyordum.
Fakültede bölüm başkanı ve profesör olan sınıf arkadaşım sevgili Beyhan’la buluşup sık sık sohbet ederiz. Kişisel gelişimimle ilgili düşünceler ve arayışlar içinde olduğumu söylediğimde “Neden yüksek lisans yapmıyorsun?” diye sordu.
- Beni kabul ederler mi çok zaman geçti biliyorsun!
- Esas seni kabul ederler. Deneyim, donanım her şey var sen de… Akademik sürecine de devam etmiş olursun.
Nasıl olacak bu iş derken, “yüksek lisans başvurularının başladığını, son günün yarın olduğunu, kaçırmamamı” söyledi.
Fikri aklıma sokan Beyhan’ın motivasyonuyla ertesi sabah fakülteye gittim. Yüksek Lisans başvuruları Güzel Sanatlar Enstitüsünden alınıyordu. Eski personelin bir kısmı hala oradaydı. Beni görünce sevindiler. Hayırdır falan derken, yüksek lisans programına başvuracağımı öğrenince bir daha sevindiler. İstenen evrakları web sitesinden bakıp, yanıma almıştım. Başvuru işlemlerim yapıldı. Hemen bölümüme çıktım. Hem akademisyen arkadaşlarımı görmek hem de sınavla ilgili bilgi edinmek istedim. Beyhan’ın dediği gibi arkadaşlarım, hocalarım meğer beni bekliyormuş. Birden hepimizin heyecanı arttı. Sevilmek güzel şey!
Rahmetli arkadaşım Prof.Dr. Ertan Yılmaz kütüphanesinden, Bölüm başkanımız Prof.Dr. Oğuz Adanır hocanın yazdığı kitaplardan birini verdi. “Bu kitabı oku ve Oğuz Adanır bakış açısıyla düşün, kendi yorumunla yaz” dedi. Lisans dönemimde Oğuz Adanır’ın sınavlarından en yüksek not olan 70’i alırdım. Onun için ben saygılı ve çalışkan bir öğrenciydim. Aradan on sekiz yıl geçmiş, “Fransız sineması ekolünün temsilcisi Oğuz Adanır’ın bakış açıları hangi düzeye gelmiştir” diye düşünmeden de edemedim. Son zamanlarda yazdığı kitaplarından aldım. Makale ve köşe yazılarını okuyarak, sınava hazırlanmaya başladım.
Hocanın lisans dönemi sınavlarındaki sorusu daima tek bir cümle olmuştur. Sınava başlamadan önce “benim cümlelerime odaklanıp, tekrarcı olmayın, konudan uzaklaşmadan farklı yaklaşımlarla yorumlayın” dedikten sonra, sınıfta bizi yalnız bırakıp giderdi. Çünkü yorumu kendimizde bulmamızı istiyordu. Kitaba da baksan boş! Çünkü herkesin ne yorum yapabileceğini derslere katılımından ve soru-cevap iletişiminden çok iyi biliyordu.
Neyse, birinci adım sınavı geçtim. Heyecan ve motivasyonum yükseldi. Yapabilirim duygusuyla ikinci adım tez konumu belirledim. Avrupa Birliği Proje Uzmanı da olmam sebebiyle “Avrupa Birliği Kültür Politikalarının Türk Sinemasına Etkileri” başlıklı tez konumun sunumuna hazırlandım. Sıra iki yıl sonra vereceğim tez ön sunumuna gelmişti. Her zamanki gibi iki yıl sürecek derslerden sonrasının tez planını yapmıştım. Derslere girebilmem için de üçüncü adım İngilizce hazırlık sınavından 70 alıp geçmeliydim.
Üçüncü adım için “nasıl olsa vaktim var. İngilizce eğitimini de ücretsiz bulmuşken pekiştireyim bu fırsatı kaçırmayayım” diye düşündüm. Böylece yabancı diller yüksek okulunda bir yıl sürecek öğrenciliğim başladı.
Yıl 2008, okulun fiziki koşulları oldukça kötüydü. Bizim sınıfta sadece yüksek lisans öğrencileri vardı. Koridordaki tuvalet sınıfın tam karşısındaydı ve kokusu sınıfın içine kadar doluyordu. Okulun pis durumundan ve kötü kokularından rahatsız olmuştum. Okul değil, fabrika gibiydi! Ders anlatımı ve okulun fiziki durumundan dolayı “İngilizce sınavını keşke verseydim” dedim.
Yeniden öğrencilik hayatıma geri dönmüştüm. Lisans ikinci sınıfta evlendim. Hem çalışıp-okuyan bir öğrenciydim. Üçüncü sınıfta kızımı ve dördüncü sınıfta oğlumu dünyaya getirdim. Dört yılda, sınıfta kalmadan, ders bırakmadan eğitimimi başarı ile tamamladım. Ancak okulu öğrenci gibi yaşayamamıştım. Artık özgürdüm. Çocuklarımı büyütmüştüm ve bu kez öğrenci olmanın tadına varacaktım.
Yabancı diller okulu da belki öğrencilik uzatmalarım için bir tercihti. Ama bu kadar kötü koşullar da öğrenci olmayı beklemiyordum.
Hikâyemin AKIL TUTULMASI dediğim bölümü buradan itibaren başlıyor!
Hikâyemin sonunu yorumsuz bırakacağım. Hani eğitim şart diyoruz ya! Kendini aydın sananlarla, cahil dediğimiz kitle arasındaki en önemli insani fark İYİ AHLAKLI OLMAK olsa gerek…
Güneşli bir günde sınıftayız ve dersin hocasını bekliyoruz. Sınıfa tanımadığımız bir erkek geldi, okulun idarecisiymiş… “Dersi koridorun sonundaki derslikte yapacağımızı, hocamızın da oraya geleceğini” söyledi. Biz de toparlanıp çıktık. Koridorun sonundaki sınıfa gittik. İçeri girince hepimiz şok olduk! "Bu okulda böyle misafir odası gibi pırıl pırıl donatılmış bir derslik var da biz neden kötü koşullardaki derslikte, ders yapıyoruz” diye sınıf arkadaşlarımla aramızda konuşmaya başladık.
Bizi bu özel sınıfa yönlendiren kişi tekrar geldi! “Rektör bey gelecek, sınıfı ziyaret edecek” dedi.
“Bizler bu kadar temiz, kliması, perdesi olan, farklı sandalyelere sahip bir derslikte eğitim görmüyoruz. Ben kendi adıma sizin kandırma oyununuza alet olmak istemiyorum” dedim ve sınıftan da çıktım. İdareci çok bozuldu! Kötü koşullardaki sınıfımıza doğru giderken, bazı cesur arkadaşlarım da arkamdan gelmişti.
Okumuşu da, okumamışı da halının altına pislikleri atmaya devam ettikçe, her işimiz İŞTE BÖYLE!
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Halının Altındaki Pislikler!
- Medeniyetsizlik Yüzyılı!
- Zaman Hırsızları!
- Konuşan Duvarlar
- Barınma Hakkı Metalaştırılamaz…
- Yaratıcı, Tasarımcı, Öncü Bir Kadın Prof.Dr. Gamze TANOĞLU
- Cumhuriyet Türkiye'nin Kalbidir!
- Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
- Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Anısına
- Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı TÜLOV Burslu Gençlere Umut Oluyor!
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Yıldız Tilbe’nin yüzü yandı
Ünlü şarkıcı Yıldız Tilbe, saçını boyadıktan sonra yüzünde oluşan yanıkları sosyal medya hesabından paylaştı. Takipçilerine yaşadığı sağlık sorununu anlatan sanatçı, bir daha saçını boyam...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Her gün vitamin almak doğru mu?
Gelişigüzel vitamin ve mineral takviyesi kullanıyorsanız dikkat! Prof. Dr. Aydın, ‘’Bu desteklerin yanlış kullanımı vücutta ciddi hasarlara yol açabilir’’ dedi. Vitamin-mineral destekleri günümüzde çok fazla kullanılıyor. Üstelik genellikle doktora danışılmadan alınıyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.