Barınma Hakkı Metalaştırılamaz…
28 Aralık, 2024“Barınma İnsan Hakkıdır!”
Bugün Türkiye’de gelinen noktada barınma/konut sorununun artık orta sınıfa kadar sıçradığını söylemek mümkün! Barınma hakkı, 1948 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. Maddesinde “Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır” maddesiyle kabul edilmiştir. Elverişli barınma/konut hakkı, onurlu yaşama hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. 1966 yılında Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile sözleşmeye taraf olan devletlere de konut hakkı konusunda bir sorumluluk yüklenmiştir.
“Barınma/Konut Hakkı” ekonomik, sosyal ve kültürel bir insan hakkı ise, neden yatırım ve birikim aracına dönüştürüldü?
Konutun metalaşma süreci kimin/kimlerin işine yarıyor?
Barınma hakkı ile yatırımın çetrefilli ilişkisine baktığımızda konut sorununun teknik değil politik bir sorun olduğunu görüyoruz. Eğer konut sorunu teknik bir sorun olsaydı, muhtemelen alt ve alt orta gelir grubuna yönelik olarak üretilen konut sayısı gün geçtikçe artardı. Ulaşılabilir, insanca barınma koşulları sağlanır, kira yardımı, hatta kira kontrolleri yapılabilirdi.
Barınma/Konut sorunu insan hakları temelinde çözülmeye çalışılsaydı, bugün konutun finansallaşmasını konuşmaz, insan haklarına uygun bir barınma biçimine sahip olurduk…
Konut hem temel bir insan hakkı olan barınmayı sağlaması hem de aynı zamanda önemli bir yatırım ve birikim aracı olarak görülüyor. Konutun yatırım aracı olarak, bu yönde politik destek alması, özellikle konut fiyatlarının hızla yükselmesine ve ülkemizde barınma sorunlarının büyümesine neden oldu!
Temel insan hakkı olan “Barınma/Konut Hakkı” konut politikaları açısından en önemli kamu politikası alanlarından biri olmasına rağmen, sosyal politikanın temel unsuru olamamıştır.
Oysaki konut inşaat sektörü bazında ele alındığında ekonomi politikasının da önemli bir parçasıdır. Konut politikası sağlık, güvenlik ve ekonomi politikasını da etkiler. Konut kalitesinin sadece ilgili bölgeyi değil toplumun genelini de etkilediği unutulmamalıdır. Konutun bir hak olması ve diğer hakların var olabilmesi için zaruri bir temel hak olmasının ötesinde ekonomik bir yanı olduğu da göz ardı edilemez. Konut hakkı, en düşük hak eşiği kabul edilir, insanlığın sürdürülebilir yaşamı için olmazsa olmaz temel bir insan hakkıdır.
İnsanın kendi evine sahip olması, bireye ve ailesine sosyal ve psikolojik olarak da önemli bir güvence sağlar. Bireylerin güvenli ve sağlıklı bir konutta yaşaması, yaşam kalitesini artırır ve potansiyellerini daha iyi kullanmalarına olanak tanır. Konut ihtiyacının gereği gibi karşılanamadığı yerlerde verimsiz iş gücünden, salgın hastalıklara ve suçlara kadar pek çok konuda olumsuzluklar meydana gelecektir. Bu durum sadece uygun standartlarda konuta erişemeyenleri değil toplumun kalanını da olumsuz etkiler. Konutun insani bir ihtiyaç ve hak olmasının ötesinde ekonomik yönünün daha fazla ön plana çıkarılarak, finansal yatırım ve birim aracı olmuştur. İnsan zekâsı sayesinde zaman içerisinde gezegenin kaynaklarını kendi lehine kullanabilme ve dönüştürebilme becerisiyle öne çıkan bir tür olmuştur.
10 Aralık 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 25. maddesini hatırlamakta yarar var… Madde 25: Herkesin, gerek kendisine gerekse ailesi için, beslenme, giyim, barınma, sağlık ve öteki sosyal hizmetler de içinde olmak üzere; sağlığını ve güvencini sağlayacak, uygun bir yaşam düzeyine hakkı vardır. İşsizlik, hastalık, dulluk, yaşlılık ya da geçim olanaklarından kendi isteği ve iradesi dışında yoksun kalma gibi durumlarda sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Barınağın temel bir ihtiyaç olmasının bir getirisi olarak, devlet barınma ihtiyacının asgari şartlar çerçevesinde dahi olsa karşılanması sorumluluğu altındadırlar. Önemli bir sosyal politika alanı olan konut politikası, her vatandaşın ister kiracı, ister başka bir şekilde olsun, asgari hayat standartlarını sağlayan bir konutta barınabilmesini hedeflemeli ve bunun gereğini yapacak politikalar, stratejiler oluşturup gerçekleştirmelidir. Devletlere bu görev verilmiştir ancak kesin ve belirli bir kalıp çerçevesinde sorunu çözme yükümlülüğü getirilmese de "Devlet konut üretebilir, ürettirebilir, teşvikler sağlayabilir vb. pek çok farklı yol ile bu sorunu çözmeye çalışabilir."
Konut Sorunu İki Yakalı Bir Kılıç
- Konut fiyatları, özellikle büyük şehirlerde hızla artarken, gençler ve düşük gelirli kesimler ev sahibi olma hayallerinden uzaklaşıyor.
- Konutların yatırım aracı olarak görülmesi, talep artışına ve dolayısıyla fiyatların yükselmesine neden oluyor. Bu durum, konut krizlerinin ve sosyal eşitsizliğin artmasına yol açıyor.
- Konutların spekülatif amaçlarla satın alınması, piyasada istikrarsızlığı ve fiyat dalgalanmaları sorununu yaratıyor.
Pek çok Avrupa ülkesinde uygulandığı gibi kiralık sosyal konutlara ağırlık verilmesi faydalı olacaktır. Konut hakkı diğer haklar için de olmazsa olmazdır. Örneğin, konut hakkı olmadan konut dokunulmazlığı ve sağlık hakkı da var olamaz. Bu durum konut hakkını diğer haklar için temel bir hak haline getirir.
Devlet hayatta karşılaşılabilecek riskler karşısında vatandaşlarını korumak, insan onurunu güvence altına almak gibi hedefler çerçevesinde şekillenir. İnsanların barınma ihtiyacını karşılama sorumluluğunu taşır. Bunun sonucu olarak asgari şartlarla da olsa devletin vatandaşın bu ihtiyaçlarını karşılaması bir gerekliliktir.
Barınma Sorununun Etkileri Büyüyor!
- Yüksek kira fiyatları ve kontrolsüz kira artışlar nedeniyle vatandaşların yaşam standartları düşmektedir.
- Barınma sorunu, toplumda sosyal gerginliklere ve huzursuzluğa neden olmaktadır.
- Barınma sorunları, insanların tüketim gücünü azaltarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir.
- Yüksek yaşam maliyetleri nedeniyle insanlar, daha uygun yaşam koşulları arayışıyla farklı şehir veya ülkelere göç etmek zorunda kalmaktadır.
Nasıl Çözeriz?
- Devlet ve yerel yönetimler, düşük gelirli vatandaşların konut ihtiyacını karşılamak için sosyal konut projeleri geliştirmelidir.
- Kiracıların haklarını koruyan ve ev sahiplerinin haklarını da gözeten dengeli kira yasaları oluşturulmalıdır.
- Konutta metalaşma amaçlı alımların önüne geçilmeli, her vatandaşın barınma hakkı devlet tarafından sağlanmalıdır.
- Şehirler, dengeli bir şekilde planlanmalı ve konut üretiminde sosyal konutlara yer verilmelidir.
- Konut kredilerine erişimin kolaylaştırılması ve daha uygun koşullarda sunulması, ev sahibi olmayı daha erişilebilir hale getirebilir.
Konut hem temel bir insan hakkı olan barınmayı sağlaması sebebiyle yatırım aracı olarak görülmemelidir!
Konutun herkes için erişilebilir olması açısından gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Barınma/Konut sorunu Türkiye'de giderek büyüyen bir sosyal sorun haline gelmiştir. Bu durumdan devletin politikaları sorumludur!
Dar gelirlilerin konut ihtiyacını gidermek için kitleyi konut sahibi yapma konusunda acil çaba gösterilmeli, makul şartlarda kiralama yolu ile de vatandaşların bu ihtiyacının giderilmesi sağlanmalıdır. Hollanda vb. pek çok Avrupa ülkesinde uygulandığı gibi kiralık sosyal konutlara ağırlık verilmesi faydalı olacaktır.
Herkesin evini kaybetme korkusu olmadan, insan onuruyla bağdaşır şekilde yaşayabileceği bir yere sahip olması zorunludur…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Halının Altındaki Pislikler!
- Medeniyetsizlik Yüzyılı!
- Zaman Hırsızları!
- Konuşan Duvarlar
- Barınma Hakkı Metalaştırılamaz…
- Yaratıcı, Tasarımcı, Öncü Bir Kadın Prof.Dr. Gamze TANOĞLU
- Cumhuriyet Türkiye'nin Kalbidir!
- Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
- Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Anısına
- Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı TÜLOV Burslu Gençlere Umut Oluyor!
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Yıldız Tilbe’nin yüzü yandı
Ünlü şarkıcı Yıldız Tilbe, saçını boyadıktan sonra yüzünde oluşan yanıkları sosyal medya hesabından paylaştı. Takipçilerine yaşadığı sağlık sorununu anlatan sanatçı, bir daha saçını boyam...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Her gün vitamin almak doğru mu?
Gelişigüzel vitamin ve mineral takviyesi kullanıyorsanız dikkat! Prof. Dr. Aydın, ‘’Bu desteklerin yanlış kullanımı vücutta ciddi hasarlara yol açabilir’’ dedi. Vitamin-mineral destekleri günümüzde çok fazla kullanılıyor. Üstelik genellikle doktora danışılmadan alınıyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.