Zombi tavuklar!

2008 yılında tavuk yetiştiriciliği tesislerinde çalışan üretim mühendisi arkadaşıma, “tavuk haşladığımda garip bir koku hissediyorum” demiştim. Bu kokudan dolayı birkaç kez tavuğu yiyemeden atmak zorunda kaldım. Anılarımda kalan tavuğun evin her tarafını saran enfes kokusu yoktu! Garip bir koku, suni bir tat…

Nahoş tavuk kokusunun ve zevksiz tadının neden kaynaklandığını öğrenince dört yıldır tavuk yiyemez oldum!

Araştırmalarıma göre; tavuklar laboratuar muadili ortamlarda yetişiyor. Protein alacağı böcekleri veya etine lezzet katacak otlardan faydalanamıyor. Ve daha ötesi hareket edemiyor.

Köy tavuğundan bahsedecek olursam, hasretin de etkisi ile olacak, bugüne kadar yediğim en lezzetli etten mahrum kalmış durumdayım.

Hatırlarsanız bir zamanlar mutlu tavuklar vardı…

Doğal yaşamda mutlu tavuklarımız uçsuz bucaksız bir arazide kekikler, yoncalar yiyerek beslenirdi.

Canı istediği yere tavuk yumurtasını bırakırdı.

Sonra bir gün tavuk gribi hortladı! Herkes korktu…

‘Free range’ tavuklar çıktı, mertlik bozuldu.

Üretimde uygulanan farklı standartlara göre yemyeşil araziler tavukların çamur banyosu yaptığı yerlere dönüştü. Özgürce uçacağını sanan tavuklar birbirlerini ‘istif seleksiyon’ ile yok etmeye başladı. Kısacası tavuk diye yediğimizi sandığımız ‘zombi tavuklar’ piyasanın kralı oldu!

Bu tavuklar nerelerde/nasıl yetişiyor, nereden geliyor, biliyor muyuz?

Hayır!

İşte tam bu noktada üretim mühendisi arkadaşımın ‘tavuk yetiştiriciliği hikâyesi’ ile tavuk etini beslenme listemden çıkardım!

Ancak tavuklar çatır çatır satılıyor. Fiyatları oldukça da yüksek... Markalar arası rekabet diz boyu… Reklamlar inandırıyor, halk ne yapsın? Sağlıklı beslendiğini sanarak, yemeğe devam ediyor. Kırmızı etten daha ucuz..

Madalyonun diğer yüzünü çevirdiğimizde maalesef durum ekonomiye dayanıyor. Tavuk lezzetlendikçe pahası çoğalıyor, pahası çoğalınca talep gücü azalıyor ve çark ters işlemeye başlıyor.

Market tavuğu uzmanlara göre piştiğinde net gramajı neredeyse yarı yarıya düşüyormuş.

Köy tavuğu market tavuğunun iki misli olduğunu hesaba katarsak, harcama olarak aynı fiyata geliyor. Ancak lezzet ve miktar avantajını ayrı değerlendirmeliyiz.

Gerçek tavuklar nerede?

Gerçek tavukların peşine düştüm.

Gerçek tavuk bulma doğrultusunda en verimli yol ‘organik üretim!’

Tavuk razı, biz razı…

Sürekli sağlıklı beslenme üzerine sohbet ediyoruz. Beyaz et her zaman tercihimiz olsun diyoruz.  

Gıda güvenliğinin önemliliği konusu gündemin en güncel konusu olmaya devam ediyor.

Ediyor da, konuyu tavuktan açtım… Son noktayı koymadan önce dikkat çekmek istiyorum… Uzmanlar diyor ki; tavukları büyütme amaçlı kullanılan antibiyotikler varmış…

Yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik vermeye başlanıyormuş.

“Civcive antibiyotiği verirseniz, bağırsak sisteminin gelişmesini önlüyorsunuz. Normalde yediğimiz besinlerin önemli bir bölümü bağırsak metabolizmasında kullanılıyor.  Dolayısıyla enerji tüketimi azalıyor. Güneşe çıkarırsanız civciv sağlıklı gelişeceği için kemik de yapıyor. Ama kemik yapsın istenmiyor, sadece et yapsın isteniyor. Hayvan sonunda patates tarlasında yatan patates gibi, olduğu yerde büyüyen bir hayvan oluyor.”

Kesimde çalışanlar hayvanları yerden alırken kemiklerinin ellerinde kırıldığını hissediyorlarmış. Hayvanlar kaçamıyor ve hareket edemiyormuş… Kesilen tavukların artıklarını yiyen yine yetişen tavuklarmış!

AB standartlarına göre üretim yapıyoruz diyorlar, kim bir tavuğun günde 3 yumurta yumurtlaması gerçeğinin doğal bir seleksiyon olduğuna inanır!

Gıdada tek yüz akı sayılabilecek sektörü karalamak doru değil, diyenler, 1.7 kilo yemle 1 kilo tavuk elde edenler için ne diyorlar!

Böyle bir dönüşüm var mı dünyada?

Gıda güvenliği konusu oldukça önemli…

Gıda kaynaklı hastalıklar, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde insan sağlığı üzerinde özellikle çocuklar, yaşlılar ve hamilelerde ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Bunun sonucunda insanların sağlığını ve hayatını kaybetmesi yanında, yapılan sağlık harcamaları büyük ekonomik kayıplara sebep olmaktadır.

İnsanların sağlığı üzerinden dönen dolaplara kim dur diyecek acaba!