Seçmenin politikası
09 Ocak, 2018Yıllardır siyasetçiler hakkında çok da hoş olmayan sözler sarf edildiğine tanık olmuşuzdur. En çok da siyasetçilerin kıvraklığından bahsedilir. Kimileri kıvıran siyasetçiye kızarken kimileri de cevaplarındaki kıvraklığa hayran kalır.
Aslında bazı meslek gruplarına da hep ön yargıyla yaklaşır bazı yakıştırmalar yaparız. Aslında meslek ve uğraşlarla anılan birçok yakıştırma ya da sıfat; meslekten ziyade kişilerle ilgilidir. Yani insan olmanın sıfatlarıdır bunlar. Bu sıfatları da şu veya bu uğraşa ve mesleğe yaftalamak da çok da adaletli değildir. Bunun da böyle olmadığını yaşantımızda da birçok örnekle görürüz. Siyasetçi-seçmen denkleminde genellikle kıvraklığı siyasetçiler yapar ama bazen seçmenin kıvraklığı da ağızları öyle açık bırakır ki kimin politika yaptığını anlamak imkansızlaşır.
2004 yerel seçimler öncesiydi. Aracımın bakımı için çocukluk arkadaşımın sanayi sitesindeki işyerine gitmiştim. Dostluk eski olunca bir türlü bırakmadılar, çayı kahvesi derken uzun bir sohbete tutulduk.
Malum seçim atmosferi Belediye Başkan adayları o sokak senin bu kahve benim geziyorlardı. Büyükşehir Yasası da başımıza musallat olmadığı için başkan adayları köylere ayıracağı vakti kent merkezine ayırıyor seçmenle daha fazla vakit geçirebiliyordu. Tam da sohbetin koyu anında hoparlörden gelen yüksek sese kulak verdik. Ağır ağır geçen araçta sanayinin sevilen isimlerinden olan başkan adayımız işyerlerine el sallıyordu. Yandaki işyerindeki arkadaşın bir ayağa kalkışı var ki görmeliydiniz. Sanırsınız askerden oğlu gelmiş! Ama o bu sevincini sanayisinin sevilen isimlerinden abisine gösteriyordu, bir taraftan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu “abimmm benimmm, kazanacağız Allah’ın izniyle, arkandayız…”. Duygulanmıştım demek ki sanayi esnafı komşusuna meslektaşına sahip çıkıyordu.
Arkadaşın elemanı araçla ilgilenirken biz kapının önüne attığımız sandalyelerde bir taraftan Sezen Aksu, MFÖ ve İlhan İrem’le dolu kasetçalardaki (o dönemde henüz mp3 ve cd’ler bu kadar yaygın değil) yıllanmış şarkılara eşlik ediyoruz bir taraftan çaylı kahveli sohbetimize devam ediyorduk ki dükkan komşusunun “hocammmm” nidasıyla irkildim, sandım ki birinin üzerine kaynar sular döküldü bizimki de canhıraş bağırıyor. Meğer o dönemki Belediye Başkanı yaya olarak esnafı ziyaret ediyor. Sanayi sitesinde çıraklık eğitimde çalıştığı için çok sevilen ve dolayısıyla “hoca” sıfatlı başkanımızı biz de kibarca selamladık, başarı dileklerinde bulunduk. Ama komşu durur mu şapur şupur öpmeye başladı, bir taraftan da sırayla “hocam, başkanım….” diyerek methiyeler düzerken “kesin kazanacağız” demeyi de ihmal etmiyor. Şaşırmıştım! Yine de iyi niyetli düşünüp biri esnaf arkadaşı diğeri de çıraklarını yetiştiren ve halen hizmet veren başkanı; her ikisini de çok seviyordur diyerek sohbete geri döndüm.
Aradan 10 bilemediniz 15 dakika geçmişti. Kasetçinin arkadaşıma hazırladığı kasette gençliğimizden kalan şarkıların arasına sıkışan yeni pop şarkılarını da dinleyerek sohbete devam ediyorduk ki Kenan Doğulu’nun yumuşak sesi aynı sesin sahibinin bu kez “Başkanım” diyerek bastırıldı. Emekli olup siyaset sahnesinde yükselen partisinin rüzgarıyla belediye başkanlığı için baba ocağına dönen Belediye Başkan adayıydı bu kez gelen. Kimse daha ne olduğunu anlayamadan bu kez ona sarıldı dört elle. “Ben zaten sizi takip ediyorum, çok başarılı işlerinizi takip ediyorum, zaten babanız da muhterem biriydi…” derken yine hedefi vuran son cümleyi de sarf etti “Başkanım, size başkanım diyorum çünkü BİZ kazanacağız…”. Ben o sırada şaşkınlıktan öylece kalakalırken arkadaşımın sesini açtığı kasetçalarda Kenan Doğulu’nun şarkısı durumu özetliyordu “AKLIM KARIŞTI”…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Cem Yılmaz'a soruldu: Herkes size gülüyor, siz kime gülüyorsunuz?
Cem Yılmaz'ın ODTÜ'deki söyleşisine katılan öğrenci, komedyene "Herkes size gülüyor, siz kime gülüyorsunuz?" sorusunu sordu. Komedyen Cem Yılmaz geçen gün Orta Doğu Teknik Üniversitesi'n...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Asıl büyük kriz eczanelerde patladı: Reçeteyle giden boş dönüyor
İlaç kuruna yapılan zam da işe yaramadı. Eczanelerde kriz derinleşti, depolarda ilaç bulunamıyor. Türkiye genelinde eczacılar, artan maliyetler ve bulunamayan ilaçlar nedeniyle zor günler geçiriyor. Reçetesiyle eczaneye giden vatandaş eli boş dönüyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.