Yukarı
7

Av. Anıl Selek

Avrupa Görmüş Hanzolar

23 Temmuz, 2015

   Sevgili dostlar başta yoğun iş trafiğinin etkisiyle, biraz da siyasetin bizleri de uyuşturduğu bir süreçten geçtiğimiz için olsa gerek yazılarıma bir süre ara verdim. Ancak hem yazma tutkusu hem de gün içinde yaşadığımız olaylar beni tekrar klavyemin başına geçirdi.

   Yaz mevsimi sıcak havaların ve göçebe kuşların yurdumuza uğradığı dönem olmakla kalmaz aynı zamanda “gurbetçi” dediğimiz yurt dışında ekmek parası için çalışan vatandaşlarımızın anavatana akın ettiği zamanlardır.

   Hemen hepimizin ya ailesinden ya da tanıdıkları arasında halk arasında “Almancı” tabir edilen gurbetçiler vardır. Bir arada olduğumuzda çoğu kez “bizim Almanya’da” diye başlayan ya da “Avrupa bu işler başka” tespitiyle süslenen cümleler kurarlar bizler de onları can kulağıyla dinleriz.

   Avrupalı olmak başkadır. Medeniyetin, hümanizmin, demokrasinin ve birçok yeniliğin beşiği Avrupa’dır. E Avrupa’da yaşayıp da bununla övünmemek olur mu? Onları dinledikçe Avrupa’nın ve de Avrupalının ne kadar özel ve önemli olduğunu bir kez daha anlarız.

   Vergi uygulamalarından çöp ve çevre temizliğine, demokrasiden teknolojiye, sosyal yaşantıdan trafikte saygıya kadar birçok konuda  iştahımızı kabartan, bizleri şaşırtan ve biraz da kıskandıran örnekleri ve yaşadıkları hikayeleri dinler, zaman zaman Avrupa’da yaşamanın hayalini kurar zaman zaman da “adama bak Avrupalı olmuş, keşke biz de biraz nasiplenseydik” diye hayıflanırız. Nasıl gönül koymayalım ki? Adamlar bırakın yaya geçidini caddeye adım atan yayalar için bile durup yol veriyorlar, çevreyi çok temiz tutup asla yere çöp atmıyorlar, yüksek sesle konuşup kimseyi rahatsız etmiyorlar, araç sürücüleri hem trafikte saygılı hem de park ederken kimsenin hakkını yemiyor. Gel de böyle yaşayanları kıskanma!

   Benim de akrabalarım ve müvekkillerim arasında Almancılar vardır. Gerçi bunlar arasında Almanya dışında Hollanda’da, Fransa’da, İsviçre’de ve başka birçok Avrupa ilkesinde yaşayanlar da var ama hiçbirine Hollandacı, Fransacı demiyoruz da hepsinin ortak adı Almancı kaldı dilimizde.  

   İşte bu Avrupa terbiyesi görmüş gurbetçilerden bir kısmı her nedense anavatana döndüklerinde inanılmaz bir mutasyona uğrayarak yılanın deri değiştirmesi gibi üzerlerindeki Avrupa gömleğini atıp Hanzo gömleğini giyiveriyorlar. Öyle ki Avrupa’da kimseyi rahatsız etmemek için sessiz konuşan bu Hanzo’lar cep telefonuyla bağıra çağıra herkesin duyacağı şekilde konuşmakta bir abes görmüyorlar. Yaya geçidinden koşarak geçmeye çalışan yayalara klakson çalıp hatta camdan uzanıp “önüne baksana koskoca arabayı görmüyor musun?”  diyen birçok hanzoya bizzat tanık oldum. Avrupa’daki vergi usullerini ve vergi kaçağını önleyen sistemi öve öve anlatan Hanzomuz memlekette sahip olduğu ve kiraya verdiği taşınmazın kira bedellerini elden alıp hiçbir vergi kaydına da bulaşmıyor.

   Hadi orada sistem oturmuş sen de uymak zorundasın ve Avrupalı gibi yapıyorsun anladık da neden bunu itiraf etmek yerine sanki Paris ve Milano’daki modacılardan biriymiş gibi kendine hava verirsin ki?

   Aslında en çok da övünerek anlattıkları bizlerin de ağzımız açık dinlediğimiz o örnek yaşantınızı burada da sürdürüp iyi örnek olmak yerine neden beğenmediğiniz bizlere benziyorsunuz?

   Elbette sözlerim tüm gurbetçilere değil, geçici mutasyon sonucu Hanzolaşan Avrupa görmüşlere. Amacım kimseyi hor görmek değil ama her ne kadar henüz hanzoluk yasal olarak suç olmasa da, hiç kimsenin hanzolaşmaya ve hanzo kalmaya hakkı olmadığını düşündüğümden benim gibi düşünen birçok kişinin bu rahatsızlığını satırlarıma aktarma ihtiyacı hissettim.

   Yazımı bitirip yemeğe çıkmaya ve dönüşte de yazımı Ege’nin Sesi gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni sayın Sinan KARA’ya göndermeye karar verdim. Ofisin merdivenlerinden inerken “acaba çok mu haksızlık ediyorum?” diye içimden geçiriyordum ki işhanının tam da önüne ve bir bebek arabasının ya da bastonlu bir yaşlının geçmesini mümkün kılmayacak şekilde park etmiş  Avrupa görmüş hanzonun yıldız amblemli lüks otomobilini görünce az bile yazdığımı fark ettim.

   Yahu Hanzocuğum ben sana daha ne diyeyim? Rahmetli anneannemin güzel bir sözü vardı “ele verir talkını kendi yutar salkımı…”

(*Hanzo: Kaba saba, görgüsüz kimse)



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tolga Sarıtaş sessizliğini bozdu

TRT'nin 'Teşkilat' dizisinde rol alan Aybüke Pusat, boykot çağrısı yaptığı gerekçesiyle kadrodan çıkartılmıştı. Pusat'ın dizideki rol arkadaşı Tolga Sarıtaş'tan destek beklense de Sarıtaş...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Baş ağrısından ilaçsız kurtulun

Ani ve şiddetli baş ağrısında hemen hastaneye başvurulmasını tavsiye eden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz “Ancak bu ara sıra yaşadığınız bir sorun ise ağrı kesiciye sarılmadan önce doğal yolları deneyin’’ diyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR