Demokrasi - Padişahlık Paradoksu
04 Mart, 2015Yabancı basını zaman zaman takip etmeye çalışırım. Her ne kadar öğrenim İngilizcesinden ziyade bir okuyup-konuşma becerisine sahip olamasam da özellikle çeviriler ve de basın organlarının Türkçe baskıları sayesinde takip etmem çok da zor olmuyor.
Geçtiğimiz aylarda İngiltere’nin prestijli gazetelerinden olan Daily Telegraph ve Independent Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarını gündeme getirmişti. İcraatlarını diyemiyorum zira bunları icraat yerine kendi adına yaptıkları olarak nitelemek daha doğru olacak.
Independent konuyu okurlarına “ Tayyip Erdoğan, geçmişte de ‘sultan’ gibi davranmakla suçlanmıştı. Bu ithamlar, 12 yıl başbakanlık yaptıktan sonra Türkiye’nin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı olmasıyla zirve yapmıştı. Fakat kendisine Beyaz Saray ve Buckingham Sarayı’ndan bile büyük olan, neredeyse 400 milyon sterlin değerinde bir saray yaptırmasıyla, bu iddialar iyice kuvvetlendi.” diye aktardı.
Daily Telegraph’daki haberdeyse, konutun ‘Güneş Kral‘ diye adlandırılan Fransız 14. Louis’in bile ihtişamını katladığı belirtildi. ’Türkiye’nin Cumhurbaşkanı 384 milyon Sterlin’e mal olan dünyanın en büyük sarayına taşınıyor’ başlıklı haberde ‘Ak Saray‘ın, 14’üncü Louis’nin inşa ettirdiği Versay Sarayı’ndan dört kat daha büyük olduğu vurgulandı.
Yine Almanya’nın en etkin basın organlarından Die Welt gazetesi de “Erdoğan saraylar, camiler yaptırarak padişah ve halife olmak istiyor” başlığı ile incelediği konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara'da yaptırdığı Ak Saray ile İstanbul Çamlıca'da yaptırdığı 'dev' caminin sadece gösteriş için yapılmadığını, aynı zamanda kendisine İslam dünyasında prestij kazandırmak için yapıldığını ve gözünü padişahlığa ve/veya halifeliğe diktiğini aktarıyor.
Yerel basına gelince Erdoğan’ı “padişah” gibi davranmakla suçlayanların sayısı bir hayli fazla. Hadi biz içerden objektif değerlendiremedik ya farklı açılardan gelen yukarıdaki yorumlara ne demeli? Sakın “dış güçler bizim iyiliğimiz istemiyor ki!” safsatasına girmeyin, sultanın kölesi olmaya meraklı olanlar dilediklerine köle olabilirler ama bu ülkede elindeki demokratik kazanımların yerine padişahlığı tercih edecek ve bunu menfaat olacak görecek aklıevvellerin sayısının fazla olacağını düşünmüyorum.
Sokaktaki vatandaş ise ikiye ayrılmış durumda. Az da olsa demokrasi anlayışına sahip olanlar şiddetle padişahvari eylem ve söylemlere karşı çıkarken Erdoğan’ın tabanını oluşturan ve maalesef demokrasi, Cumhuriyet ifadelerinin anlamlarını ve özünü kavrayamamış olan kesim ise olan bitenden bihaber görünmekte. Ancak bazılarının sıkça söylediği gibi Erdoğan’ın tabanının cahillik ve eğitimsizlikten yoğunlaştığı fikrine her kesim için katılmıyorum. Bu tabanın en önemli özelliği eğitimsiz oluşu değil yeterli demokrasi kültürüne sahip olmayışıdır; aksi halde (iktidar nimetlerinden yararlanmak için bile olsa) bunca akademisyen, bürokrat ve toplumda eğitimli olan kesim iktidar partisi saflarında olmazdı. İşte bazıları demokratik kazanımların o kişiye her istediği yapma yetkisi verdiği gibi anlamsız ve yanlış bir düşünceye kapılmalarının en büyük sebebi demokrasi kültürünün olmamasıdır. Bilinçli ailelerde bile aile içi demokrasinin yeterince yerleşmemesi de buna etkendir.
Peki Erdoğan gerçekten padişahlığa ve halifeliğe mi koşuyor? Açıkçası Erdoğan’ın biraz fazla gözü yüksekte biri olduğu konusunda zaman zaman kendimi avutmaya çalışsam da 1.4 milyar dolara mal olan sarayı, saraydaki Osmanlı izleri ve yeniçerileri, AKP aday adaylarının boy boy çakma Sülüman tanıtım broşürlerini ve son olarak da saraydaki çeşnicibaşıyı andıran ve sarayda görevlendirilerek Erdoğan’ın içtiği sudan, yediği yemeğe kadar her şey inceleme ve analizden geçiren sözde “acil tıp ekibi” kurulduğunu görünce Erdoğan’ın padişah olma niyetinin varlığına iyice inanmaya başladım.
Umarım bizler 2023 ve sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaş olarak yaşamaya ve liderlerimize gerekli ve yeterli sevgi ve saygıyı göstermeye devam ederiz. Yoksa içinde Cumhuriyet kelimesi olamayan topraklarda “tebaa” olarak ve korkudan ve zorunluluktan “padişahım çok yaşa” nidaları atma düşüncesi bile en kötü karabasanlardan daha da kara olacaktır.
(*paradoks: Karşıt- çelişen düşünce)
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Tolga Sarıtaş sessizliğini bozdu
TRT'nin 'Teşkilat' dizisinde rol alan Aybüke Pusat, boykot çağrısı yaptığı gerekçesiyle kadrodan çıkartılmıştı. Pusat'ın dizideki rol arkadaşı Tolga Sarıtaş'tan destek beklense de Sarıtaş...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Baş ağrısından ilaçsız kurtulun
Ani ve şiddetli baş ağrısında hemen hastaneye başvurulmasını tavsiye eden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz “Ancak bu ara sıra yaşadığınız bir sorun ise ağrı kesiciye sarılmadan önce doğal yolları deneyin’’ diyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.