Yukarı
7

Av. Anıl Selek

Onursuzluğa Kılıf Aramak

05 Şubat, 2015

                 Onur, şeref, haysiyet dile de gönle de güzel gelen kelimeler. Ama onuru, şerefi, haysiyeti ne kadar taşıyabiliyor insanoğlu?

                  Üç kavram da iç içe geçmiş durumda. Hatta sözlüklere baktığınızda birinin açıklamasının diğer ifadelerle sağlandığını görüyoruz. Misal Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü’nde onur  kelimesi “insanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis İLE Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar…” olarak nitelendiriliyor.

                  Bu kavramların nasıl açıklandığı ve birbiri içine ne kadar geçtiğinden ziyade bizlerde neler uyandırdığı ve ne ifade ettiği daha önemli bana göre. Onur ve şeref zor kazanılan ancak maalesef bir o kadar da kolay kaybedilen niteliklerdir. Dünya var olduğundan bugüne onur ve şeref üzerine öylesine sözler söylenmiş ve öyle hikayeler anlatıla gelmiştir ki bu da meselenin sadece bir zaman dilimine hapsolmadığını net olarak  bizlere gösterir. Jean J. Rousseau’nun “şerefini kaybettikten sonra, yaşamaktan daha feci bir ölüm olur mu? Sözü çok şey anlatır aslında, tabii anlayana! Yine Napoleon Bonaparte da benzer düşünmektedir: “Ölüm hiçbir şeydir, asıl şerefsiz yaşamak her gün ölmektir.”. Alman filozof  Arthur Schopenhauer’e göre de şeref, onur ve haysiyet en değerli varlıklardır çünkü O’nun da ”şerefini kaybedenlerin, kaybedecekleri başka bir şeyi yoktur.” sözleri tarihe geçmiştir.
                 Ama yukarıda TDK’dan yaptığım alıntıya göre “onur: insanın kendine duyduğu saygı…” diye nitelendiriliyor. Yani onur insanın kendisiyle ve kendisine duyduğu saygıyla ilgili ve doğal olarak herkes kendine duyduğu saygı ile orantılı olarak hayatında yer veriyor onur ve şerefe.
                 Günümüzde ise maalesef bu değerli kavramların fazlaca sulandırıldığına tanık oluyoruz. Onursuz davranışlarına kılıf hazırlayanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Memur maaşıyla geçinemediğini söyleyen memur aldığı rüşvete ve yaptığı yolsuzluğa yani şerefini, onurunu yitirdiği eylemlerine sözde gerekçelerle (!) kılıf hazırlıyor. Belki başkaları buna inanmasa da kendi inanıyor ya! Olsun varsın.
                 Bazen onursuz davranışlar sadece kişisel sonuçlar doğurmuyor. Çünkü toplumun en azından bir kesiminin desteği ile bir yere gelenlerin çok da haysiyetli görülmeyen davranışları sadece yakın çevresini değil öncelikle destekçilerini ve devamla toplumun genelini etkiler.
                  Maalesef belli bir kitlenin oyuyla seçilen siyasetçiler de zaman zaman yanar döner görüntü veriyor. Onların da en büyük gerekçesi “kentime halkıma daha çok hizmet için bu haltı yedim” oluyor! İyi de kardeşim koşullar baştan belliydi ne demeye aday oldun? Madem belli bir kitlenin oyuyla seçildin neden partinden istifa etmek yerine görevinden istifa etmiyorsun? Onur zedeleyen davranışlar birilerinin menfaati için olunca onursuzluk olmaktan çıkar mı? Gerekçeler onursuz davranışları onurlu kılar mı?  O zaman ailesinin geçimi için fahişelik yapanı da mazur mu göreceğiz? Peki ya hırsızı? Bir başkası da toplum için hukuksuzluk yaptığını iddia edecek. Örnekler, örnekler saymakla bitmez.
                  Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım başka bir arkadaşıyla yaptığı tartışmayı aktardı bana. Bizimki arkadaşı ile “hizmet ve hırsızlık” konularında siyasi bir tartışma içine girmiş. Yapılan hırsızlık ve yolsuzluklara sessiz kalan ve “çalıyorlar ama hizmet alıyoruz” diyen bir arkadaşına sorduğu soru her şeyi özetliyor aslında. “Kız kardeşin ya da eşin fahişelik yapıyor ama olsun varsın eve çok para getiriyor varsın olsun der misin?”
                   Büyük çoğunluğumuz onur, şeref, namus gibi kavramlara ne zaman evrensel bir bakış açısıyla bakıp onuru, şerefi her şeyin üstünde tutmaya başlarsak o zaman onursuz davrananlar bu kadar rahat kendilerini satamayacaklardır.
                  Ama yine de onurlu duruş yerine şeref ve haysiyet zaafını tercih edenler unutmamalıdır ki tarih onları asla affetmez.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tolga Sarıtaş sessizliğini bozdu

TRT'nin 'Teşkilat' dizisinde rol alan Aybüke Pusat, boykot çağrısı yaptığı gerekçesiyle kadrodan çıkartılmıştı. Pusat'ın dizideki rol arkadaşı Tolga Sarıtaş'tan destek beklense de Sarıtaş...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Baş ağrısından ilaçsız kurtulun

Ani ve şiddetli baş ağrısında hemen hastaneye başvurulmasını tavsiye eden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz “Ancak bu ara sıra yaşadığınız bir sorun ise ağrı kesiciye sarılmadan önce doğal yolları deneyin’’ diyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR