Yukarı
7

Av. Anıl Selek

İrfan Paylaşımı

03 Nisan, 2013

    “İzmir” siyasetin her zaman önemli bir kenti olmuştur. Cumhuriyet tarihinin tartışmasız en modern en aydın kentlerinin önde gelenlerindendir; hatta benim de dahil olduğum birçoklarına göre de ilk sıradadır.

   Türkiye’nin üçüncü büyük kenti İzmir sağ, sol ve merkez partilerinin önemli hedefi olmuştur. Siyasiler için genel seçimler yanında belediye seçimlerinin belki de en çok hayalleri süsleyen kentidir. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın İzmir’in adeta  fethini hedefleyen çalışmalar yaptığı, talimatlar verdiği herkesçe bilinir. Zaten başta Erdoğan olmak üzere partili birçok önemli isim İzmir’in hayallerini süslediğini defalarca ifade etmiştir.

   Cumhuriyet Türkiyesi’nin çok farklı bir çağını yaşıyoruz. Adalet Ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesine kadarki süreçte “kuvvetler ayrılığı” uygulanıyordu ve Devlet kurumlarının hükümet partisinin bir kolu gibi davrandığına da pek rastlanmıyordu.. Ancak gelinen süreçte görüldü ki bırakın kuvvetler ayrılığının sekteye uğramasını tüm kuvvetler adeta tek elde toplanmaya başladı. Birçok kentte valilik ve kaymakamlığın da AKP il ve ilçe örgütleri gibi çalıştığını gördük. Gelinen bu durumda sadece kamu kuruluşları değil STK’lar bile (kuvveti ve kuvvetlinin yanında olma alışkanlığından olsa gerek) hükümet yanlısı beyanda bulunuyor.

   İşte tam da bu noktada, Erdoğan’ın hararetle istediği İzmir’le ilgili enteresan bir beyan da Diyanet İşleri Başkanı İrfan Görmez’den geldi. Görmez, “İzmir'in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var. Öyle olduğu için tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden geçmiş birinin İzmir'e müftü olarak atanması tesadüf değil” dedi. Bu sözün ardından da tartışmalar başladı. Ben de sayın Görmez’in bulunduğu mevkiiye yakışmayacak açıklamalar yaptığını düşünüyorum. Özellikle siyasetin başının dümen suyuna uygun bu ifadeleri kabul etmek mümkün değil.

   Öncelikle din, inanış ve ibadetler toplumsal olarak değerlendirilmez, kişiseldir. Bir kenti, aşireti, ülkeyi ya da mezhebi bu gibi ifadelerle karalamak ya da (karalamadığı iddia edilse bile) tartışmaya açık hale getirmek konunun özüne aykırı. Sanki İstanbul, Ankara ya da yurdun diğer kentlerinden farklı bir inanç sistemi İzmir’e hakim olmuş gibi bir düşünceye sevk edebilecek bu ifadeye katılmak mümkün değil. Ayrıca inanç bireyin kendi tercihiyle ve de içinde yaşanır. Unutulmamalıdır ki inançlı olmak kadar inançsız olma hakkı da gerek yasalarla gerekse bizzat kutsal kitabımızda bireylere tanınmıştır. Bu konuda Müslüman sadece tebliğ ile görevlendirilmiştir. (En’am Suresi 69. ayet: Takva sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir.) Avustralya’dan Kanada’ya birçok insana İslam’ı anlatırkenki hoşgörü neden kendi insanımıza gösterilmiyor? Anlamak mümkün değil.

   Konunun bir başka boyutu da İslam’ı ve Müslümanlığı dilinden düşürmeyen, İslam’ın bayrağını taşıdığını iddia eden ve bu yolda büyük oluşumların başını çeken nicelerinin uygulamaları karşısında bu talihsiz beyanlar daha da anlamsız oluyor. Çünkü boy boy inşaatları, mobilyaları ve benzeri tüketim malzemelerini peşin fiyatına farklı vadeli fiyatı farklı satarak açıkça  faiz yiyen ve bunu da ticaret gibi gösteren (Bakara Suresi 275. ayet: Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, "ticarette / alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır.) isimler dururken İzmir ve İzmirlinin inancının sorgulanması hiç de adil değil. Ya da kadınlarını, kızlarını töre diyerek katledenlere tek kelime edemezken İzmir’e irfan kazandırmak istenmesi de bir o kadar trajikomiktir.

   Önce apaçık yapılan haksızlıklara, dini kullanarak halkı sömürenlere, kul hakkı yiyenlere, hatta halkın kanını emenlere bir çift sözünüz olsun sonra ihtiyacınızdan fazlasına sahipseniz irfanınızı sadece gavur sandığınız İzmir’le değil tüm ülkeyle paylaşırsınız. 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tolga Sarıtaş sessizliğini bozdu

TRT'nin 'Teşkilat' dizisinde rol alan Aybüke Pusat, boykot çağrısı yaptığı gerekçesiyle kadrodan çıkartılmıştı. Pusat'ın dizideki rol arkadaşı Tolga Sarıtaş'tan destek beklense de Sarıtaş...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Baş ağrısından ilaçsız kurtulun

Ani ve şiddetli baş ağrısında hemen hastaneye başvurulmasını tavsiye eden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz “Ancak bu ara sıra yaşadığınız bir sorun ise ağrı kesiciye sarılmadan önce doğal yolları deneyin’’ diyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR