Baltayı Bilemek

Bir kasabada iki ormancı yaşıyormuş. İkisi de işini iyi yapan ve sevilen kişilermiş. Bu iki sevilen kişi çevresindekilerin de teşvikiyle bir iddiaya girmişler. Bu iddia bir hafta boyunca hangisinin daha çok ağaç keseceği üzerineymiş.

Birinci ormancı sabahları erken kalkıyor, yola çıkıp ağaç kesmeye başlıyormuş, kestiği ağaçlardan bir tanesi devrilirken hemen bir diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne de öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da diğer ormancıdan bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.

İkinci ormancı ise yine sabah erken kalkar kahvaltısını yapıp yola çıkarmış. Ormanda kesim işi yaparken yemek arası da veren ormancı arada bir de dinlenmeyi ihmal etmiyormuş. Hatta hava kararmaya başladığında da işi bırakıp evine dönüyormuş.

Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra yöre halkı iki ormancı arasındaki yarışın sonucunu görmek için yanlarında iki ormancı da hazır olduğu halde toplanmışlar. Her ikisinin de ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç herkesi şaşırtmış, çünkü sabah erkenden işe başlayan, nerdeyse hiç ara vermeyen ve ağaç kesme işini daha geç bırakan ilk ormancı ikinci ormancıdan daha az sayıda ağaç kesmiş. Bu sonuç karşısında ilk ormancı hem şaşırmış hem de kızmış ve “Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ise başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı nedir?” diye diğerine sormuş. İkinci ormancı yüzünde tebessümle yanıt vermiş: “Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir” demiş.

Hikayede temsil edilen baltayı bilemek insanın kendini yenilemesi, geliştirmesi ve zaman ayırmasıdır. Bizler kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirip, zayıf yönlerimizi keşfedersek ve keşfettiğimiz zayıf yönlerimizi geliştirmek için çaba gösterirsek hem hayatımızda hem de yaptığımız işte daha başarılı oluruz. Gıdamızı yeterince ve zamanında almaya, gerektiğinde dinlenmeye, ailemize ve sevdiklerimize zaman ayırmaya, hayatımızla ve işimizle ilgili konularda da kendimizi yenilemeye mecburuz. Bu zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmazlardır.

Yunanistan’ın önemli tarihi merkezlerinden Delphi’de bulunan Apollon Tapınağı’nda ünlü düşünür Sokrates’e atfedilen şu söz yer alır: “Kendini Tanı”. Kendini tanımak, bulunduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında fark olmaması anlamına da gelir. Bireysel ve iş yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemeli ve kendimize zaman ayırmalıyız.