Emniyete Ehemmiyet Gerek
13 Ekim, 2012Geçen sene Karabağlar polis merkezinde Fevziye Çetin’e uygulanan polis şiddetini hatırlamayanınız yoktur sanırım. Hani şu gücü kadına yeten ve birçok polis memurunca da mensup olduğu polis teşkilatının yüz karası olarak nitelenen polisler hakkında yargılamaya sebep olan olay. Henüz bu olay gündemden düşmeden Bergama Emniyet Müdürlüğü’nde Ağustos ayı sonlarında meydana gelen olay bir kez daha gözleri polis teşkilatına çevirdi.
Görüntüleri izlediniz mi bilmiyorum ama ben izlerken çok gerildim ve bir insanın nasıl bu kadar gözünün döndüğünü anlamakta zorluk çektim. Etkisiz hale getirilmiş ve yerde yatan vatandaşa hınçla tekme atan, üzerine çıkıp tepinen bu polis memurlarının nasıl bir ruh hali içinde olduğunu anlamadım, anlamak da istemiyorum. Vatandaşın üzerinde tepinen de, dönüp dönüp yeniden tekme atan da sanırsınız ki yılların hıncını atıyor üzerinden. Velev ki vatandaş polisi tahrik etmiş olsun, yapılacak tek şey yasal işlemleri uygulamaktır, yoksa üzerindeki üniformadan cesaret alıp hınçla saldırmak değil. Olayın bir başka vahim boyutu da şiddete maruz kalan vatandaşın babasının geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetmesi.
Hep model alınmak istenen batılı ülkelerde polisin herhangi bir şiddet eyleminde bulunması halinde hemen psikolog raporu alınıyor. Bu raporla polis memuru açığa alınıyor hatta mesleği yapamayacak durumda ise meslek hayatı sonlandırılıyor. Bizde ise çok tepki olursa görev yeri değiştiriliyor çok nadir de yargılama süreciyle birlikte açığa alınıyor.
Mesleğim gereği polis memurları ile çalışıyor ve sık sık bir araya geliyoruz. Polis teşkilatından çok sayıda da arkadaşım hatta dostlarım var ve sıkıntılarını yakından biliyorum. Birçoğunun görevleri zor ve yıpratıcı ancak yıllardır kendileriyle de paylaştığım bir gerçek var ki emniyet teşkilatının psikolojik destek ihtiyacı. Böylesine zor, yıpratıcı ve halkla iç içe olan meslek grubuna hem davranış hem de kişisel konularda yardımcı olunması bir gereklilik. Çünkü istatistiklere baktığınızda intihar olaylarından görev içi şiddete pek çok olumsuz örnekle karşılaşabiliyoruz. Psikolojik destek denince hemen “ben deli miyim?” tepkisi verilen bu ülkede bazıları farklı organları ile yazdıklarımı algılamaya çalışsalar da hiç kimseyi ve hiçbir kurumu töhmet altında bırakmadan bir tespitte bulunuyorum hepsi bu. Ayrıca canımızın,malımızın teminatı olan güvenlik güçlerimizle ilgili iyileştirmeler hepimizi olumlu etkileyecektir.
Bu arada Recep Güven ismini bir hafta öncesine kadar duyanız var mıydı? Hani Diyarbakır’a atanır atanmaz yaptığı konuşmada “….dağdaki teröriste ağlamayan insan değildir…” diyerek tarihe geçen Emniyet Müdürü. Şehitlerin ailelerinin gözyaşları ile teröristin aşkını bir tutan ve teröristin ölümüne ağlamayanı insan olmamakla suçlayan Emniyet Müdürü’ne öyle tepkiler yağdı ki hakkında soruşturma açıldı ve muhtemelen ipi çekilecek.
Yakın zaman öncesinde de polisleri sıraya dizip rencide eden ama milletinvekiline (!) yağcılık yapan ve neticesinde de terfi ile ödüllendirilen bir Emniyet Müdürü örneği yaşandı bu ülkede.
Ne birilerine tekmil vermek zorunda bırakılarak gururu ayaklar altına polisler görmek istiyoruz, ne şehrin ücra köşelerinde yaşamak zorunda kalan ve hayat kavgasına yenik düşerek hayatına son veren polisler görmek ne de sadece görevini yapmak istediği için haritada yer tercihi yaptırılan polisler var olsun istiyoruz. Ama bir taraftan teröriste göz yaşı dökmeyeni insan olmamakla suçlarken bizzat kendi himayesindeki memurun insan (!) üzerinde tepinmesi gibi insanlık dışı örnekleri de görmezden gelen ve bu kötü örneklerin yaşanmasının önüne geçecek tedbirleri almaktan aciz bir yönetim de istemiyoruz.
Emekli polis memuru bir müvekkilim ile henüz görevindeyken bu konuları konuşmuştuk. Bana “görevdeyken bana söven, saldıran vatandaşın tepkisi kişisel değildir, bizim görevimiz şahıs hakkında mümkün olduğunca damarına basmadan usulünce gerekli işlemi yapmak, gerektiğinde de yasal sınırlar içinde etkisiz hale getirmektir. Yaşananların kişisel olmadığını zamanla anlıyorsun, genç kardeşlerimiz de zamanla tecrübe sahibi olup bunu anlayacaklardır.” demişti. İyi de bu olgunluğa erişilmesi için geçecek zamanda yaşanabilecek olumsuzluklar sonucunda insanların şiddete maruz kalacağı ve kimilerinin de yaşananlardan etkilenip hayatını kaybedeceği ihtimalini görmezden mi geleceğiz?
Aklın yolu bir, görev şarları sebebiyle özellikle güvenlik güçlerimize sosyal ilişki ve psikolojik anlamda eğitim ve destek sağlayacak çalışmaları bir an önce hayata geçirmek gerek. Yoksa beylik laflarla, şirin görünmek için nereye gittiği belirsiz ifadelerle görüntüyü bile kurtaramazsınız. Atalarımız ne güzel demiş “lafla peynir gemisi yürümez”, bu gemi lafla değil yerinde tedbir ve uygulamalarla yürümek zorunda, başka çaresi yok…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Tolga Sarıtaş sessizliğini bozdu
TRT'nin 'Teşkilat' dizisinde rol alan Aybüke Pusat, boykot çağrısı yaptığı gerekçesiyle kadrodan çıkartılmıştı. Pusat'ın dizideki rol arkadaşı Tolga Sarıtaş'tan destek beklense de Sarıtaş...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Baş ağrısından ilaçsız kurtulun
Ani ve şiddetli baş ağrısında hemen hastaneye başvurulmasını tavsiye eden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz “Ancak bu ara sıra yaşadığınız bir sorun ise ağrı kesiciye sarılmadan önce doğal yolları deneyin’’ diyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.