Yeteneksizsiniz (!)

Hani bir ulusal televizyonda baş abisinin himayesindeki sunucunun sunduğu bir program var ya? Yayınlandığı ilk günden bugüne kadar bu programın adı üzerinde sık sık düşündüm. Programın ismini iki ayrı kelime olarak telaffuz ederseniz (ki pek çokları bunu isteyerek ve düşünerek programı izliyorlar) hitap ettiğiniz kişi ya da kişilere bir paye vermiş oluyorsunuz. Bir de bu adı tek seferde ve tek kelime olarak söylerseniz bu kez hitap ettiğinize karşı “beceriksiz” olduğunu söylemiş oluyorsunuz. Programda jüri karşısına çıkan adayları izlediğinizde kiminin yeteneklerine hayran kalırken kiminin de sanki “alay etmek” kastıyla orada olduğunu düşünüp “amma da yeteneksizmiş…” diyorsunuz. Programın adını koyarken bunlardan hangisi düşünüldü bilmem ama sanki alttan alttan bir hiciv amacı olduğu duygusuna kapılmıyorum desem yalan olur.

Yetenekler sadece televizyon programlarında karşımıza çıkmıyor. Günlük hayatımızda takdir ettiğimiz hatta örnek aldığımız bazı kişilerle karşılaşıyoruz. Bazen de ülke genelinde yetenekleriyle gurur duyduğumuz kişiler oluyor. Kişiliğini beğensek de beğenmesek de ülkemiz için önemli bu isimlere bir çoğumuz hayranlıkla bakıyoruz.

Programın ekranda reklamı geçerken haber sitelerinde önce Bingöl’deki saldırıda 10 polisimizin şehit olduğu haberini okudum, dün de Hakkari-Çukurca karayolunda 4 askerimizin şehit olduğu haberi gelmişti.  Son dönemde şehit haberi almadığımız gün neredeyse kalmadı gibi. Bu duruma üzülürken geçen sene meydana gelen onlarca askerimizin şehit olduğu baskından hemen sonra okyanus ötesindeki hocasına gönülden bağlı bir polis arkadaşım beni görünce “dostum bu askerler bu işi beceremiyor, bir sürü şehit veriyorlar, terörle mücadele için Doğu’ya gideceğim…” demişti. Ben de özellikle terör uzmanı birçok komutanın cezaevinde olduğunu, askerin bu işin üstesinden geleceğini düşündüğümü ancak kendi gibi cengaver polislerin gitmesinin de kendi açımdan sakıncası olmadığını söylemiştim. Tabii bu sohbet peynir gemisini hareketlendirmedi. Tam da şehit polislerin haberini duyunca birden bu diyalog aklıma geliverdi. Son dönemde birçok polis de şehit olmuştu. Demek ki bu işin asker olma ya da polis olmayla bir ilgisi yoktu. Önemli olan özverili, vatansever ve yetenekli liderlerle bu işe girişmekti.

Bunları düşünürken aklıma, terörle mücadelenin önemli isimlerinden emekli tümgeneral Osman Pamukoğlu  geldi. Pamukoğlu bir televizyon programında “Ben Devletin tek bir mermisini heba etmem, ettirmem. Benim askerim çatışmada ortalığa mermi yağdırmaz. Mümkünse tek bir atışla düşmanı indirir…” demişti. Bu ifadeleri pek çok ordu mensubunca da bilinen ve kabul gören bir gerçektir. Yani vatansever, özverili ve yetenekli bir komutandı. Tabii ki ordumuzda pek çok yetenekli komutan ve asker var. Ama gelin görün ki büyük şanssızlık (!) özellikle terör konusunda başarılı ya da uzman pek çok komutan halen cezaevinde. Bu da kim ne derse desin terörle mücadelemize büyük darbe vurmuş durumda. Tüm bunları göz önüne aldığımızda komutanlar olmazsa olmazlarımızdır. Bir de tüm bu yaşananların psikolojik boyutu var ya o da bambaşka bir sıkıntı.

Bu ülkede üç dönemdir neredeyse tek karar mercii haline gelen iktidar kendi yaptıklarını “amma da yaptık ha!” havasıyla öve öve bitiremezken, bununla da yetinmeyip hayalleri gerçek yaptıkları iddiasında olup yetenekleriyle böbürlenirken, özellikle terörle mücadele konusunda gelinen durum karşısında kendilerini hiç mi hiiiç sorumlu görmüyorlar. Açılım, saçılım, paket, af, vaat, taviz derken; “gerekeni söyledikleri” yargıda izlenen süreçte komuta kademesinin hatırı sayılır bir bölümü hala tutukluyken (!) (tutukluluk gerekçelerini tatmin edici bulmayan birçok görüşe rağmen) hala sorumlu olduklarını fark edemeyen iktidar sahipleri hakkında jüri olan halkımız onların yeteneklerinden ne kadar emin?