Sindire Sindire Ye Beni

   Yıllardır bu güzel ülkemizi beğenmeyenler çıkar. Bu ülkede demokrasi yokmuşmuş (!) da bu ülkede yaşanmazmış da, hadi canım sizde!  Ne ala memlekette yaşıyoruz. Birileri bas bas bağırıyor duymuyor usunuz? “Demokrasici geldi hanım, eski Devlet baskınız alınır yerine yepyeni sivil güçler verilir.”

   Yıllardır Devlet baskısı, polis Devleti gibi kavramlardan bıkıp usanmadınız mı? Gerçi uzun yıllardır ülkenin sol cenahından duymaya alıştığımız “sivil demokrasi” ve benzeri söylemler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir süredir dillendiriliyor. Meğer Erdoğan bu antidemokratik uygulamalardan ne kadar rahatsızmış (!) Son dönemde “sivil yönetim”, “Devlet baskısının en aza indirgeneceği”, “ şeffaf Devlet”, “demokratik hukuk devleti” gibi kavramları hiç ağzından düşürmüyor.

   Erdoğan sadece söylemekle de kalmıyor, herekete geçiyor. Geçenlerde çok güzel bir gelişme olacağı bizzat kendisince söylendi. Üniversitelerin “parasız olacağı” yani üniversite harçlarının alınmayacağını söyledi. Gerçi sırf bunu söylediği ve bu konuda demokratik haklarını aradığı için mahkum olan öğrencilerimiz var ama o kadar da acele etmeyelim, demokrasi bu aceleye gelmez, iyice sindire sindire demokratik olacağız, yoksa emanet pantolon gibi maazallah üzerimizde durmaz. Şimdilik Başbakan bunu söylüyor sırası gelince diğerleri de bundan dolayı suçlu olmayacaklardır, yoksa koskoca Başbakan’la sen bir misin? O der, senin demene daha zaman var.

   Tabii demokrasi sürecimiz (!) sadece bununla kalmıyor. Haziran ayı sonunda Hatay’ın Dörtyol ilçesinde polisin kendisine hak ettiği davranışı göstermediğini düşünen bir vatandaş (sıfat olarak kullandım ama parantez açmadan geçemedim, koskoca milletvekilinin pek saygı değer oğlu ve aynı zamanda Dörtyol AKP Gençlik Kolları başkanı diye ünvanını ekleyelim de Allah korusun saygısızlık ettik diye bizden de tekmil istemesinler) bu iki polisden şikayetçi oluyor.

   Bu şikayet üzerine yıldırım hızıyla karar alınıyor ve video görüntüleri eşliğinde onlarca polis filmlerde gördüğümüz sanık/şüpheli teşhisi için tek sıra diziliyorlar. İki polisten biri vatandaşın memuruna yaptığı muameleyi beğenmeyen ve ona sahip çıkmaya çalışan komiser yardımcısı. Emniyet Müdürü toplam 23 polisi sıraya diziyor önce silahlarını tehdit unsuru olmasın diye (!) çıkarttırıyor, sonra da teşhirde ayırıcı bir unsur olmasın diye (!) rütbeli polislerin apoletlerini çıkarttırıyor. Sonrasında teşhis edilen iki polis ayrı ilçelere atanıyor.

   Bu arada vatandaşın polise hakaret ettiği gibi bazı asılsız iddialar (!) hiç dikkate bile alınmayarak vatandaş hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Bu arada vatandaşa karşı görevini eksiksiz yerine getiren başarılı Emniyet Müdürü de terfi alıyor.

   Herkesin eşit ama bazılarının biraz daha eşit olduğu bu ülkede eskiden Devlet’in memurunu şikayet bile edemezdiniz. Şimdi bırakın şikayeti artık polis vatandaşın karşısında hazır olda duruyor.  Bakın da görün ne kadar çağdaşlaştık? Başbakan’ın deyimiyle “hayaldi gerçek oldu” diyeceğim ama bu artık hayalleri de aştı, bu kadarını hayal bile edemezdik.

   Anlamadım, neymiş? Bu vatandaşın siyasi kimliğiyle mi ilgiliymiş? Başka vatandaş olsaydı tekmile  kendisi mi çekerlerdi? Bırakın kardeşim bunları, Başbakan duyacak sonra “siz vatan hainisiniz” diyecek suratını asacak. Hem demedik mi demokrasi bu paldır küldür olmaz “sindire sindire” alışacağız, önce daha eşitlere, sonra sıra gelirse kalan eşitlere, yerse…