Köprüden Geçinceye Kadar

   İstanbul Türkiye’nin en büyük metropolü. Dünya’ya açılan pencere, ülkenin finans, sanayi ve eğlence başkenti. Bu kenti önemli kılan sebeplerden biri de halen iktidara sıkı sıkıya bağlanan AKP hükümetinin ve Başbakan Erdoğan’ın bu konuma gelmesinde çok önemli bir yeri olması. Çünkü gerek Erdoğan’ın Başbakanlığa giden yolda gerekse partinin yükselişinde belediyecilikten gelen başarının etkin olduğu dile getirilmekte. Daha kısa bir ifadeyle İstanbul Erdoğan’ı Başbakan yapan kenttir. Ülkenin nüfus oranına baktığınızda her beş kişiden birinin yaşadığı bu kentin bu önemine rağmen hak ettiği değer veriliyor mu?

   Kısa süre önce başlayan Haliç Köprüsü civarında ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde bakım ve onarım çalışmaları İstanbulluyu ve de İstanbul’a gitmek zorunda kalanları adeta çileden çıkartıyor. Ülkenin en önemli arterlerinden olan bu köprüde sadece birkaç iş makinesi ve üç beş işçinin çalıştığı görülüyor ki bu da çalışmaların ne kadar yetersiz kaldığını göz önüne sermekte. Bu çalışmalar (daha doğrusu çalışamamalar) Karayolları Genel Müdürlüğü’nce yapılıyor. Konuyla ilgili inceleme yapmak üzere önce Haliç Köprüsü yan yola, ardından da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne giden Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan, bu inceleme sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakım ve asfaltlama çalışmalarının zorunlu olduğunu belirten Turhan, bu süreçten etkilenmek istemeyen İstanbullulara da çok ilginç bir tavsiyede (!) bulundu: “Tatilini İstanbul dışında geçirme imkânı olanlar İstanbul dışına çıkarsa, İstanbullular da biz de memnun oluruz.”

   Geçtiğimiz yıllarda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek de su kesintisine çözüm olarak Ankaralılara kafalarını yıkmamaları, komşularına gitmeleri ve Ankara dışına çıkmaları tavsiyesinde (!) bulunmuştu.

   Oh ne ala sen tüm imkanlar elindeyken üzerine düşeni yapmayacaksın, vatandaşla alay eder gibi tavsiye adı altında saçmalayacaksın. Gerçi Ankara halkı kendisini amiyane tabiriyle makaraya saran Gökçek’i Başkan’lığa seçmekte hiçbir sakınca görmedi. Acaba Turhan da büyük mü düşünüyor. Malum AKP döneminde bürokrat olanlar bir süre sonra siyasetin içine giriverip Belediye Başkanı, İl Başkanı hatta milletvekili olabiliyorlar. Turhan da İ. Melih Gökçek’e özenerek mi böyle enteresan bir cümle sarf etti bilinmez ama bu sözleri ülkemizde değil de gerçek demokrasinin yaşandığı ülkelerde sarf etseydi muhtemelen kendi ipini kendi çekmiş olurdu.

   Adama sormazlar mı “bu ülkede milyonlarca kişi açlık sınırının altında yaşıyorken  insanlara nasıl olur da tatile çıkmalarını öneririsin ?” Hem de çalışmaların tahmini süresinin  üç ay olduğunu söyleyerek.

   Neresinden bakarsanız ayıp, aymazlık hatta alaycılık içeren bu sözler o mevkideki birine hiç yakışmıyor. Belki de o mevkiye rağmen bu davranışı sergileyen Turhan ve O’nun gibiler bu mevkilere yakışmıyor.