Apo Evine mi Dönüyor?

    Gurur kaynağımız ordumuzda görev yapmış onlarca yüksek rütbeli asker ile halen ordumuzda görevli muvazzaf askerlerin hatırı sayılır bir kısmı Silivri ya da Hasdal Cezaevinde.  Neden mi? Terör örgütü kurmak(!), PKK ve Hizbullah gibi yasadışı örgütlerle organik bağ oluşturmak ve rejim düşmanı olmak.

    Yargılamalar sağlıklı mı yürüyor? Bazı sanıkların cep telefonlarına zuhulen (!) telefon numaraları nasıl kaydoldu? Ele geçirildiği iddia edilen planlarda, planın yapıldığı tarihten 2-3 sene sonra ismi değişen sokakların isimleri nasıl oldu da bu planı yapanlarca müneccim misali yeni isimleriyle plana aktarıldı? Bunları bu yazımda sorgulamak istemiyorum.

    Ancak Başbakan yardımcısı Bülent Arınç öyle bir konuyu gündeme getirdi ki yenilir yutulur cinsten değil. Beyefendi terörist başı Öcalan’ın PKK’nın silah bırakması karşılığında ev hapsi ile cezasını çekmesi fikrini ileri sürdü.  Yanlış duymadınız, 30.000’den fazla insanın katlinden sorumlu olduğu mahkeme kararıyla kesinleşen, PKK’nın halen lideri konumunda olduğu bizzat Arınç’ın sözleriyle kabul edilmiş Öcalan’ı eve yollamayı gündeme getiriyorlar. Gelen tepkiler karşısında “şahsi fikri”   olduğu ileri sürüldü. İyi de Arınç yoldan geçen biri mi? Geçen dönem TBMM Başkanlığı yapan, halen Başbakan yardımcısı olan Arınç böylesine önemli bir konuda şahsi fikrini söylemişmiş (!).  Oh ne ala ortaya bir konu atacaksın tepki gelince de “bu O’nu bağlar, şahsi fikri” diyeceksin. Her zamanki gibi yumuşak geçiş, ve yadsıma politikasını uygulayan AKP hükümeti fazla ses çıkmayınca konuyu yasalaştırıveriyor,  tepki, gelince de vazgeçmiyor, sadece erteliyor.

    Çok garip değil mi? Ülkemiz için en büyük tehditlerden PKK terör örgütüne karşı Devlet adına kurşun atan askerler içeride, bu örgütün en önemli ismi ise evine gönderilmeye çalışılıyor. Bunun uygulanmasını bırakın konuşulması bile vahimdir.

    Şimdi bazı kafalardan “PKK silahı bıraksın da, Apo da ev hapsiyle çeksin cezasını ne var ki bunda?” sorusu çıkacaktır. İyi de biz yıllardır neyin mücadelesini veriyoruz? Terör örgütü zevk için mi insanları öldürüyor, eylemler yapıyor, boru hatlarını bombalıyor? Terör örgütünün tek hedefi kendi isteklerini karşı çıktıkları Devlete kabul ettirmektir. Madem onların dediklerini yapacağız neyin mücadelesini veriyoruz? Buna  ”verelim kurtulalım” mantığı denir ki ne kadar mantıklı olduğu da ortadadır.

    Gelişmeler karşısında Gülen cemaatinin abilerinden  birinin bir zamanlar söyledikleri aklıma geldi. Sevgili abi 2. Dünya Savaşı sırasında Çek’lerin Almanlar’a teslim olup şehirlerinin anahtarlarını işgalcilere verdiğini ve bugüne kadar tarihi dokusunu ve değerlerini  koruduğunu söylemiş ve beni şaşkına çevirmişti. Gerçi Rus ordusu Almanlar’ı bozguna uğratmasaydı ve USA savaşa dahil olmasaydı Çek diye bir ırk kalmayacağı ve muhtemelen dedelerinin ve babalarının Alman kanından olacağı beyanım karşısında “nasip böyleymiş” sözüyle bakış açısını gözler önüne sermişti ya neyse.

    Bu arada aklıma gelmişken KCK denilen ve yasadışı kabul edilen yapılanmayı bizzat kurduğu ve yönlendirdiği açıkça kabul edilen MİT görevlileri hakkında açılmış bir dava ya da yargılanan bir MİT görevlisi var mı? Yoksa o da bir başka iktidarın vazifesi mi?