Can'daki Kemancı

   Avrupa’nın pek çok ülkesinde çok da ciddiye alınmayan ama özellikle dişe tırnağa dokunur alanlarda esamesi okunmayan bazı ülkelerde ve de ülkemizde gündeme oturuveren Eurovision şarkı yarışmasının 57.’si Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapılıyor.

   Bir süre öncesine kadar ülke içinde yapılan yarışma sonucunda ülkemizi temsil edecek müzisyen ya da grup seçilerek yarışmaya katılmaya hak kazanırdı. Son dönemlerde ise bu seçim TRT tarafından yapılıyor ve bu müzisyen ya da gruba bir hayli de para ödeniyor.

   Bu sene ülkemizi temsil edecek müzisyen de “Can Bonomo” olarak belirlendi. Gencecik, enerjik, farklı tarzı olan bu genç sanatçının seçilmesi pek çoklarınca doğru bir karardı. Ben de Bonomo’yu  gündeme gelmeden önce severek izlediğimden seçimi doğru bulanlardanım.

   Can Bonomo yarışma için hazırladığı şarkıyı geçen hafta tanıttı. “Love me back” isimli parçanın Türkçesi sen de beni sev.  Bir radyo programında yarım yamalak dinleyebildiğim şarkı bana aşina gelmişti. Ancak hafta sonu baştan sona dinlediğimde fikirlerim daha da netleşti.

   Öncelikle şarkının sözleri ve söyleniş tarzı adeta İngilizce’yi pekiştirmek çin hazırlanan ve  ilkokul müsamerelerinde söylenen şarkıları anımsatıyor. Yani fazlasıyla basit.  Yine bir kültür paylaşımı olması gereken bu yarışma için seçilen dilin İngilizce olması da bana doğru gelmiyor. Sadece araya birkaç bağlama ve ritim saz motifi eklemek yeterli olmuyor.

   Asıl önemli kısma gelince; şarkı pek çoğunuzun bildiği “Fıddler on the roof”’un yani Türkçe’ye “Damdaki Kemancı” olarak çevrilen edebi esere ait ünlü müzikalinin müziği ile çok benzeşiyor. Söz konusu müzikal 20. yy’ın başlarında Rusya’da yaşayan Yahudi’lerin zorlu yaşamlarını anlatıyor. Bonomo’nun parçası ile müzikal anlamda benzerlikler göstermesi yanında görsel olarak da şaşırtıcılıklar var. Bonomo “Yahudi paltosu” diye adlandırılan uzun paltosu ile tanıtım yaptı. Kendisinin de bir Sefarad Yahudisi olduğunu bildiğimiz Can Bonomo’nun kendi kültüründen etkilenmesi çok doğaldır. Ancak etkilenmekten çok kibarca alıntı diyebileceğimiz bu durum beni hiç tatmin etmedi. Can gibi pozitif elektrik saçan bir müzisyenden çok daha fazlasını beklerdim.

   Özetle; fazla özen göstermeden, yeterince emek harcamadan hazırlanan, Can’ın Damdaki Kemancısı’nı bir müziksever olarak beğenmedim. Ama gerek şarkının canlı ritmi, gerek Can Bonomo’nun tarzı ve enerjisi ve gerekse yarışmanın komşusal oylamaya dönen yapısı ile ne kadar önemlidir bilmem ama iyi bir sıralama gelecektir. Ama yine de olmamış…