Kindar Nesil

Başbakan Erdoğan “incilerine” bir yenisini daha ekledi. Fatih projesinin tanıtımında konuşan Erdoğan çoklarınca malum olanı açıkça dile getirdi;”dindar nesil yetiştiriyoruz”.

Bu sözlere birçok tepki geldi. Demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın “dindar nesil” ifadesi hem kafaları karıştırdı hem de bazı kesimleri kızdırdı. Başbakan’ın beyanından sonra geçen süredeki tepkilere bu kez Başbakan tepki verdi.

Devletin ve hükümetin görevleri arasında kişinin inancını sağlamak, inanca yönlendirmek yoktur. Devletin görevi “din ve inanç özgürlüğünü” korumak vardır. Bu kavram içine o ülkede yaşayanların hangi inanca mensup olduğuna bakılmaksızın tüm bireylerin dilediği inanca yönelme, inancını başkalarının yaşam alanlarına tecavüz etmeden yaşama ve hatta inanmama özgürlüğünü korumaktır. Yoksa sayın Başbakan’ın dediği gibi nesilleri inançlı kılmak değildir. Bireylerin dilediğine inanması ve inançlarını yaşaması ne kadar doğalsa inançsız olmayı seçmeleri de o kadar doğaldır. Bu toplumun ferdi olarak “nesillerin inançlı olması temennisinde “ olmak tabii ki çok doğaldır. Ancak Erdoğan’ın beyanı temenni değil, hedeftir. Bu beyanı aile arası bir sohbette değil hükümetin icraatını anlattığı bir proje tanıtımında ve Başbakan sıfatıyla yapmıştır ki bırakın bu ifadenin kabul edilemez olduğunu biraz daha derin düşünülse Başbakan’ın laik demokratik Cumhuriyet’e karşı suç işlediği bile iddia edilebilir.

Konunun başka bir boyutu da Erdoğan’ın dindar kavramından ne anladığı ve anlatmak istediği. Sanırım Erdoğan’ın istediği yeni neslin dindar Hristiyanlardan ya da dindar Budistlerden oluşması değildir. O zaman bu ülkede diğer inanç sahipleri ne olacak? Onların çocukları Başbakan’ın istediğine göre mi inanacak ve dindar olacak? Nereye gidebileceği belirsiz bu ifadeleri anlamak da kabul etmek de mümkün değil.

Başbakan Erdoğan’ın tepkiler üzerine yaptığı açıklamaysa tam da “özrü kabahatinden büyük” cinsinden. Erdoğan’ın beyanını aynen aktarıyorum:''Bir haftadır köşelerinde yazanlara sesleniyorum; bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz? Siz bu gençliğin büyüklerine isyankar bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Siz, bu gençliğin milli, manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti, meselesi olmayan bir nesil mi olmasını istiyorsunuz?” (!). Yani Başbakan diyor ki inançsızlar tinerci olur, ya da tinerciler zaten inançsızdır. Yine usta Başbakan Erdoğan (bizzat kendi ifadesidir;  malum çıraklığını atlatmıştır) inançsızlar milli, manevi değerlerinden kopuk (!), hiçbir istikameti, meselesi olmayan (!), büyüklerine isyankar olur. Demek ki bu ülkede bütün olumsuz örnekler inançsızlardan oluşuyor, inançlılar ne büyüklere saygısızlık yapar, ne milli manevi değerlerinden kopuk yaşar ne de olumsuz bir hareket içinde olurlar. İyi de hani bu ülkenin %99’u Müslüman’dı. Müslüman’sa inançlıdır. O zaman bunca sorunlu insan, bunca suç işleyenler başka memleketlerden ya da uzaydan mı geldi?

Buraya kadar yazdıklarımı okurken ahkam keserek bana saydırmaya başlayanlar olmuş olabilir. Onların pek çoğuna ders verecek kadar bilgili ve de inançlı biriyim ancak inancım sadece çocuğuma karşı bu konuda öğretici olmam gerektiğini de öğretti bana. Dinimizce sadece tebliğ etme sorumluluğunu unutup da tüm neslin kendi düşüncesince yetiştirilmesi zihniyetini açıkça ifade eden Başbakan Erdoğan sadece ümmetinin Başbakanı mı? Dindar nesil yetiştiriyoruz sözünden olumsuz etkilenenlere karşı “biz dayatmadan değil özgürlükten yanayız” açıklamasına sığınan Erdoğan’ın bu güne kadar ki benzer çelişkilerini hatırlayınca sözlerine çok da şaşırmadım.
 
Son dönemde yaşanan tutuklamalar ve uygulamalar birilerinin son derece kindar davranış sergilediği izlenimini verdi. Umarım bugün dindar nesil tartışmasını yakın gelecekte kindar nesil olarak tartışmak zorunda kalmayız.