- AYM, Tayfun Kahraman'ın 'tedbiren tahliye' talebini reddetti!
- Şehzadeler'de Olağanüstü Seçim Takvimi Netleşti
- TBMM Genel Kurulu'nda ortam gerildi! CHP'li Başarır'dan, AKP'li Şebnem Bursalı'ya 17 Aralık'ta 'ayakkabı kutusu' göndermesi
- Saray'da sürpriz görüşme: Erdoğan, YSK Başkanı Ahmet Yener'i kabul etti
- Halka arzın gözde hissesi son 10 günde 'tepetaklak' oldu!
Küsler Ülkesi
24 Ekim, 2015Yeryüzünde giderek derinleşen büyük gelir, kültür, birikim farklılıkları dünyanın dengesini bozdu!
Toplumsal gerginlik evde, sokakta küslükten öte bir nefret olarak yüzlerden akıyor!
Yarılıyoruz, geriliyoruz, çatışma iklimi giderek daha fazla dilimizi, yüreğimizi esir alıyor…
En büyük parçanın sahibi olma aşkınlığı/azgınlığında insanoğlu varlıklarını şiddete başvurarak kanıtlamaya çalışıyor.
Düşünceyle, sözle, eserle yapamadıklarını, silahla yapmaya çalışıyorlar.

Yaşamak hedefi birkaç köşk, birkaç huriden ibaret mi?
“Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri, isteyene ver sen anı, bana seni gerek seni” diyen Yunus Emre’yi hala anlamaya çalışmıyoruz!
Bu ideolojik ve din fanatizmine açılan kapılar bizi yeni bir Rönesans ve Reform hareketiyle dengeye kavuşturacak mı?
Yoksa “Barış”ı yerlere çalıp duracak mıyız?
Bugün Türkiye halkı istenirse silahların susabileceğini, sorunların oturulup konuşulabileceğini, ölümlerin sona erebileceğini biliyor.
Etnik sorun yaratmanın, siyaset için bir çıkar olduğunu biliyor!
Bizler küs değiliz, küstürenler var!
Bu işten nemalananlar…
Oysa “Barışa ve Huzura” çok yakınken insanları parmak ucundan kapıp yere çalmanın; umutlarıyla oynamanın, zar zor iplik tutmuş güveni paramparça etmenin, mevcudu bozmanın bugün yeni sonuçlarıyla hayal kırıklığına uğrayacak kadar boşa harcanacak nefesimiz yok!
Silahla “ben varım” diyen insanlığın ortak uygarlıktaki yeri neresi?
İnsanlar acı çekerken, ezilirken, yoksul kalırken kim daha keyifli bir hayat sürebilir ki!
Küsler ülkesinin mücadele refleksleri zayıflatılırken, içine düşürüldüğü tuzaktan çıkması mümkün mü?
Seçim süreci yaklaşıyor ve siyasi kutuplaşmanın tansiyonu artıyor!
Toplumsal kesimler üzerinden siyaset hesabı yapmak, yeni algılar üzerinden yapılıyor.
Toplumsal kırılmalar sayesinde Laik ve muhafazakâr kesimin uzlaşmalarını yakalama şansını da kaçırdık ve küsler ülkesi olduk!
Türkiye'de küslüğü yaratan kutuplaşmanın esas aktörleri siyaset ve medyadır.
Haber alma ve ifade özgürlüklerini daraltarak “objektif” bilgiye ulaşımı imkânsızlaştırdı ve bağımsız gazeteciliği de daraltarak yok etti.
Bu çarpık ilişki toplumsal kırılmayı daha da derinleştirdi. Bütün bunlar vatandaşlık bilincinden giderek uzaklaşan halka doğrultulan tehdit algısı üzerine kurulu söylemlerin doğal sonucudur.
Toplum, siyaset ve medyaya hakim olan nefret söyleminden etkilenerek bölünüyor.
Hangi demokrasi, ahlak, hukuk, özgürlük ve dindarlık anlayışı böyle bir siyaset ister?

Böylesine ötekileştirici ve nefret dolu bir siyasi söylemlerin devletin tepesinden geldiği bir ülkede “toplumsal küslük” olması doğal değil mi?
Büyüyüp, güçlenmenin enerjisini harcayacakları yerde, amele kavgasında küfür ve kıyametle birbirinin kafasına vurarak ülkenin ilerleyeceğini sananlar “Başka Türkiye yok!” gerçeğiyle ne zaman yüzleşecekler?
Karabasan çökmüşse üzerine ülkenin, özgürlüğü, mutluluğu ve huzuru bilmiyorsa, baskı altında kalmaktan kurtulamıyorsa, hep fikirleri canına okuyorsa, aptal bir köleden ibaretse, dokularına sinmiş korkularıyla yaşıyorsa, böylesi ezilmiş bir toplumla seçime gidildiğinde sandıktan ülkenin hayrına(!) bir sonuç çıkar mı?
Akıllı birilerinin yol göstermesine teslim olup, belkemiğini doğrultamayan toplumun, “isteklerini yerine getireceklere değil, kimin sana emir vereceğini” belirlemek için sandığa gitmesi çok daha vahim…
Ortak akılla varamadığımız uzlaşı yollarını da kapatıyoruz…
“Beraberde Yürüyemediğimiz!” bereketli topraklarımızın yollarını kimlere kaptıracağız, hep beraber saf saf göreceğiz bakalım!
Aklıselim olarak, farklılıklara saygı duyarak, siyasete müdahil olma çabasıyla kutuplaşmanın, ötekileştirmenin tuzağına düşmemiş akıllar, yürekler ve dillerimizle kurşunlara karşı kardeşlik kazanır!

Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Toksik İnsanlar!
- Medeniyetini Kaybeden İnsanoğlu!
- Gönüllülük ve Aidiyet Duygun Yoksa STK’da İşin Ne?
- Unutmamak, Hissetmek ve Bir Olmak!
- ARSUZ GENÇLİK KAMPI
- TÜLOV Bodrum Geleneksel 4. Gençlik Kampı
- Tehdit Siyaseti!
- Sosyal Terbiye!
- Sonsuz ‘BEN’ Anayasası!
- Kötülüklere alışmak bir yorgunluk halidir!
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Tarkan'dan dikkat çeken çağrı: 'Tamamen yasaklansın!'
Megastar Tarkan, sosyal medya hesabından bulunduğu paylaşımla hayvanların yaşam hakkının korunması gerektiğini vurgulayarak, avcılığın yasaklanması çağrısında bulundu. Hep söyledim, söyle...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
En uzun boylular bu şehirde yaşıyormuş
Erkeklerde ortalama 1.74, kadınlarda 1.60 metre. Bunun sebebi ise genetik, beslenme ve coğrafya... İşte en uzun ve en kısa boyluların yaşadığı şehirler... Türkiye’de yapılan yeni bir araştırmayla şehirlerin boy ortalamaları ölçüldü. Detaylı incelemede Türkiye’de erkeklerin ortalama boyu 1.74, kadınların ortalama boyu ise 1.60 metre olarak belirlendi.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.