Çok oldun sen artık!

Ömür törpüsü gibisin…

Çok da tınnn diyorsun da!

****

Bostanlıdan, Konağa vapurla geçiyorum. Başına turuncu-beyaz poşi sarmış, 60-65 yaşlarındaki adam önce sağ çıkış kapısının önünde durup, iç kısımdaki yolculara derin derin bakmaya başladı. İlk aklıma gelen adamın bir canlı bomba olabileceği ihtimaliydi. Adamı incelemeye başladım. Cebinden şeffaf dosya içinde bir evrak çıkardı. Suriyeli olabileceğini düşündüğüm adam konuşmuyor, sadece evraka bak der gibi yolculara uzatıyordu.

Yolcular ne adama nede elindeki kâğıda baktılar. Tepkisiz ve umursamazdılar.

Adam sol tarafa geçti yolcular yine tepkisizce, görmezden gelen davranış içindeydi.

Adam iç sıralara ilerleyerek elindeki kâğıdı herkese uzatıp, durdu.

Yolcuların hepsi anlaşmış gibi, etkisiz ve tepkisizdi.

O esnada “bizler insan olarak vicdanlı ve yardımseverizdir” diye düşündüm.

“Bu özelliğimizle krizleri bile delip geçmişizdir” dedim.

Yardım isteyen vatandaşı görmezden bile gelmek, artık halkın “bıçak kemiğe dayandı” noktasındaki anlarının sessiz öfkesiydi.

Kim halkımızı bencilleştirdi?

Kim halkımızı insanlıktan çıkardı?

Kim halkımızı bana neci yaptı?

Vicdanıyla cüzdanı arasında bocalayan, sıkışıp kalan insanlığımızı bu duruma kim getirdi?

Şirketlerin küçülmeye giderek işçi çıkardığı, işsizliğin arttığı, fabrikaların kapandığı, işletme sahiplerinin intihar ettiği, devletin kurdan kaynaklanan zararlarını karşılamak için yeni vergi ve zamlara başvurduğu, enerji fiyatları ve benzeri nedenlerle artan maliyetlerin fiyatlara yansıtılmasıyla da enflasyonun alıp başını gittiği, psikolojik ve ekonomik olarak bozguna uğrayan Aile bütçeleriyle çok olmadınız mı?

İnşaat istihdam sağlıyor yalanlarıyla, ülke ekonomisi kalkınıyor emlak palavrasında millet ev almak için boğazına kadar faiz borcuna girerse, refah içinde bir yaşam ancak masalcı amcanın hikâyelerinde olur.

Halktan topladıkları paraları, halka harcamayan hükümet(!), hane halkını hızla artan borçlarından dolayı yakında çıldırtacaksınız…

Çok oldun sen artık!

“Halkın benden ötesi yalan” tavrı insanlık adına alarm sinyalleridir!

Klasik para politikalarıyla tamamen faiz üzerine odaklı bir para ve bağlantılı bir enflasyon politikası yürütmek... Başını oldukça ciddi belaya sokmuş olan kredi balonunun da eşiğine gelen durumumuza karşın diyeceğim: "Eyyy sen, halkla dalga mı geçiyorsun?”

İnsanların yurdunda eşitsiz ekonomiler uyguladığını, feodal düzen ağalarını bertaraf edecek toprak reformunu yapmadıkları için bugün topraksız ve işsiz kalan halk, burjuvaziye yedek işçi sağlamak amacıyla planlanmıştır.

Gemi artık doldu!

Ancak, “Dam çökerse fare ölür!”

Çarpık sanayi ekonomimizde ağababalarının politikalarıyla en büyük deprem riski taşıyan şehirleri 5-10 kat büyütürken ekonominin hovardalığını sanayi beyzadeleri yapıyor.
 "Bedevi demokrasisinde" halkı "din - iman" söylemiyle söğüşleyip paraları da kendi özel hesaplarına aktarıp, hem muhafazakâr/tarikatçı vb. görünüp hem de gariban halkın parasıyla hovardalık yapanların faturasını yine milyonlarca yurttaş ödüyor.

Hırsız evin içinde, eli cebimde!

Kimse “çok olsun sen artık” da demiyor!”

Devletin yönetimiyle, paranın yönetimi arasındaki gerilim ise her geçen gün biraz daha artıyor. 

İktidarın “Ümüğünü sıkarım haaa” tehdidinde seçim- geçim tercihi arasına sıkıştırılmaya çalışılan halk, vicdan ve cüzdan bocalamasında ya At Partisine ya da Eşek Partisine oy verecektir!

Kimse de “yazıktır, günahtır, israftır, el insaf” demeyecektir.

Çok olduğunu bile bile!