Eeee hadi artık!

   CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na hitaben yazdığım yazıyla ilgili olarak görüşme trafiğimden edindiğim izlenimleri paylaşmak istiyorum.

   Öncelikle üzüntü verici!

   Örgütü dikkate almamak!

   Örgütün azmini, çalışma azmini, direncini geçmişe nazaran önemsemeyen bir yaklaşım.

  Örgüt hala bu gemide!

  Olmalı da!

  Örgüt değişimi ve gelişimi sağlayacak tek güçtür.

  Üzüntünün kaynağı Aday adaylarının tanıtım ve kendilerini benimsetme mücadelelerinin ciddi bir perişanlığa dönüşmesi.

  Bu işin üstesinden bir türlü gelemeyen Parti Merkezi yüzünden, Ankara’ya gide-gele yolları aşındıran bu geminin emekçilerine de yazık artık…

  Parti Genel Sekreteri ve Genel Başkan Yardımcılarının seçme aşamasıyla ilgili karşılarına güruh halinde gelen aday adayları konusunda yaşadıkları sürecin bir bıkkınlık diyaloguna dönüştüğünü duydum.

   Oysaki beklenen verilecek kararların halka hizmet ve partinin oylarını yükseltecek bir adayın seçilmesi doğrultusunda olması değil mi?

  Aday adaylarının çoğu özel görüşme halindeler!

  Herkese mavi boncuk dağıtılıyor, anlaşılan!

  Olmasa bile üstünlük sağlayıcı “özel görüşme “ diyaloglarının diğer aday adayları arasındaki ilişkilerin buz kalıbına dönüşmesine neden olmuyor mu?

  Partinin oligarşik tavrı, sistemi doğru uygulamaması yüzünden haklarını bile parti içindeki çelişkilere kurban ederek, kendi belirledikleri önseçim delegelerinin yetki ve iradesi olmadığını da ortaya koymuş oldu.

  O zaman tüzükte, partinin yerel yönetimlerinde ve parlamentoda partinin Belediye Başkanlarını ve Milletvekillerini seçme hakkı için neden ön seçime yer verilmiş?

   Bindiği dalı kesen bir parti ve ülkeyi yönetmeye talip olan bir parti!

  Nasıl bir çelişki?

  9 Şubat Belediye Meclis Üyeleri için düşünülen eğilim yoklamasında, yarısını üyesine seçtirmek, yarısını da parti üst kademe yöneticilerine seçtirmek yöntemi ne kadar adil?

   Eee hadi artık dediğimiz noktanın son sözü olarak, İzmir’in tüm ilçelerinin önem taşıdığı gibi yaşadığım ilçe Balçova adayının belirlenmesi konusuna geliyorum.

Balçova konusunda oldukça hassas bir tavır ve düşünce içinde olduğumu yazılarımda da belirtirken, “artık yeter!” sınırındayım.

   Bende halkın beklentilerinin sözcüsü olarak tekrar ediyorum; Halk, çağdaş dünyanın katılımcı, şeffaf, denetlenen ve hesap verebilen, demokrasi misyonuyla hareket eden, şehir yaşamının kalitesi arttırmak, şehir yoksulluğu ve sağlıkla ilgili eşitsizlikleri gideren ve birbirine etki eden konularda gerekli tedbirlileri alan yeni yollar ve çözümleri olan ihtiyaçları tespit eden, en güzel işi ve en güzel sözü halkla birlikte yapan ve söyleyen, yaşamın sokakta başladığına inanan Belediye Başkanı istiyor!