Siyasetin ''Züğürt Ağaları!''

   Tatlı su kurnazları…

   Hamama giren terler!

   Bunların terlemeye niyeti yok…

   Zengin hizmetkârları da var!

   Aldatmacalarla siyasi çalışmalarına hizmet satın almaya çalışıyorlar.

   “Bizim paramız yok” diyorlar! Ağlaşıyorlar…

   Kim inanır?

   Kendilerine gönüllü hizmetkâr arıyorlar.

   “İmece usulüyle işleri yürütüyoruz!” şeklindeki bir düşünce paylaşımıyla akılları sıra adam yiyorlar!

   Yumurta kapıya gelmiş, elde avuç da hiçbir verileri yok, vizyonları yok, hala daha ucuz pazarlık peşinde iş yapmaya çalışan zihniyetler.

   Bu adamlar seçimi kazanacak bir de üzerine “Belediye Başkanı” olacak, pehhhh!

   ‘Fakir köyün zengin kavalcısı’ görünümündeler. Ne yazık ki rollerini gayet başarılı(!) oynuyorlar, hizmetkârı olduklarını söyledikleri yoksul yığınlardan övgü ve alkış alıyorlar.

   Zengin hizmetkârların oynadığı oyunu, boş mide ve göremeyen gözlerle izleyen, gerçeklere ve doğrulara çoğu kez gözünü ve kulağını kapayan, izlerken de yarattığı eserinden kıvanç duyanlarda var!

   Siyasette aday olmak için para faktörü bizim ülkemizde çok önemlidir.  “Seçim ve para” ikilisinin bu kadar birbiriyle iç içe olması normal mi?

   Değil, ama ne yazık ki siyasetin işleyişi paraya dayanıyor. Siyasetteki bu para faktörü beraberinde “bir kısır döngüyü de” getirmektedir.

   Realite "Siyaset yapmak için para gerek. Para bulmak için de politik(!) davranmak gerek.” Aday ya kendi cebinden ya da sponsorunun cebinden para harcar. Genellikle sponsorlarla desteklenen seçim süreçleri Adayın kazanması durumunda karşılığı çıkarılmaya çalışılan vefa borcu ödemelerine dönüşür. Seçim süreci ve sonrası için verilen vaatler karşılığındaki teklifler, orta masa pazarlıkları vb….neler neler!

   Açıkça parayı kimden aldıysa ona hizmet edecektir. Son günlerde yaşadığımız örnekler gözü dönmüş para hırslarının açığa çıkan buzdağının görünen kısmı…

   Seçimlerde para faktörü uzun yıllardır önem taşıyor. Seçim hediyeleride ayrı bir değer!

   Makarna, kömür, oyuncak derken, halk “bize de veriyor kendileri de götürebilir” anlayışının doğal-mış gibi algısını yaratarak,  işleyişin anormalliğine kendini teslim eden bir düşünce yarattılar!

   Özellikle medya ve iletişim araçları hasat mevsimine dönüşen bu sürecin bal-parmak kısmından haliyle faydalanıyor!

   “Hamama giren terler” diyoruz ya! Bu durumda Adayın para musluklarını açması da gerekiyor. Seçim kampanyası bu! Gezecek, görecek, iz bırakacak, kendini kısaca pazara sunacak, pazarlayacak.

   Adayı halk isterse sandıktan çıkaracak, istemezse sandıkta bırakacak…

   Halkı da alıştırdılar. Adayın seçim çalışması için gittiği her mekânda “bendensiniz uygulaması” seçmeni de ağırlanma beklentisine sokuyor. Bununla beraber hediyeler(!) de olursa halkın memnuniyeti artıyor! Bunlara kanıp, oy verirler mi, bilinmez…

   Oysaki siyaset halk için yapılmalıdır. Siyaset para ve makam-mevki için yapılmamalıdır.  Siyasetçi dünü, bugünü ve geleceği aynı potada eritecek bir vizyona ve manevi değerleri öne çıkartan bir anlayışa sahip olmalıdır. Siyasetçi halka örnek ve önder konumunda olduğunun bilincinde ahlak ve erdemiyle çalışmalı, samimi olmalıdır.

   Ama züğürt ağa politikalarıyla da yola çıkılmamalı!

   Nasreddin Hocanın kıssadan hisse hikâyesi misali, “parayı veren düdüğü çalıyor” o kadar!

   “Toplumsal gelişmenin de çürümenin de temelinde yöneticilerin tavırları vardır.” M.K.ATATÜRK