Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Tohumuna Para Mı Saydım!

12 Temmuz, 2013

   “Yasa uygulama gücü” Devletin yasalarını uygulanılması gerekirse zor ve silah kullanarak sağlama yetkisini kurum olarak Polise vermiştir.

   Devletin yasaları, Halkın can güvenliğini de sağlasın diye bu görevi yine polise vermiştir. Vatandaşın can güvenliğini sağlamak için de vardır, Polis! Yasalar böyle der…

   Polis kime çalışır?

    Halka mı, Devlete mi?

     İkisine de?

   Hem devlet hem de vatandaş için var olan polis “kim vurduya gidecek” vatandaşlarımız için mi yetiştiriliyor?

   Polisini koruyan devlet, vatandaşını korumaz mı?

   İnsan hayatının ne kadar ucuz olduğunu gezi olayları sebebiyle öldürülen genç insanların “faili meçhullerini” sırlara gömerken bizlerde anlamış olduk!

   Beş gencimiz öldü.

   Komadaki gençlerimiz…

   Gözlerini kaybeden çocuklarımız

   Yaralı çocuklarımız!

   Bütün bunları Polis şiddetiyle can pazarı yaşayan sokaklarda gördük.

   Ne yazık ki;

   Polislerimizle halk arasında duygusal travmalar oluşturup, kinle besleyip, yetiştirerek karşı karşıya getirenlere yazıklar olsun!

   Kim vurduya gidiyoruz!

   Bu arada, kim vurdu şaşkınlığımızın uyuşturulmuş etkisinde doğmamış çocuklarımızın onuru da kim vurduya kurban ediliyor.

   Vahşi cinayetler, akıl almaz kazalar, kavga, çatışma, terör, ölüm, kan, gözyaşı... Sabah gazeteler, akşam televizyonlar... Umuda, yaşamaya, sevgiye olan bütün inançlarımızı kim vurduya götürüyor.

   İçinde yaşadığımız toplumdan haberdar olmak isteğimiz, geçmişinden geleceğine insanımıza, yöneticimize güvenimizi de kim vurduya götürüyor.

   Bu hastalıklı, bulanık kargaşada, halk ve devlet arasındaki güven ilişkisi de kim vrduya teslim oluyor.
İnsanlar her alanda daima kim vurduya gitme korkusunun çelikleşmiş sinirleriyle dolaşıyor.
Kim vurduya gitme korkusu, toplumsal bir paranoya halinde, kuşkuyu, tedirginliği, öfkeyi ve düşmanlığı yaşamın bütün alanlarına yayıyor.

  Ve kim vurdunun son mekânı yüce Meclis, bu yüce toplumun Meclis'i olduğunu bir türlü gösteremiyor.

  Bin yıllık ortak kardeşlik değerleri yıkılıyor. Milli birlik ve beraberlik hasar görüyor. Toplum evrensel değerlerden koparılmak isteniyor. Milli servetlerimiz satılıyor, kazanımlar tersyüz ediliyor. Ortak doku bireyselleştiriliyor.

   Anlamsızlaştırılan milli değerler sayesinde manevi değerlerin soyut çıkarları ile insan besiciliğine başlandı…

   Tarihi kahramanlarını unutturma yoluyla kültürün rotasını akılcı inanç değerlerinden saptırarak çağdışı algılar oluşturuyorlar. 

   Orantısız yaklaşımlarla bağımsızlığı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Milletin tamamını kucaklamak yerine “%50 benden” ayrımcılığına oynuyorlar.

   “Tohumuna paramı saydım” anlayışı ile  “%50’sinin!” dışındaki diğerleri için yaşam ve düşünce haklarına ancak “ölüm size haktır” diyerek vurduruyorlar! 

   Oysa biz 11 yıl boyunca demokratik iradeye saygı gösterdik. Birileri arı kovanına çomak sokana kadar…

   Oysa biz milli ve manevi değerleriyle birlik ve bütünlük içinde bağımsız, çevresiyle dost, demokratik sosyal hukuk devleti kurallarının işlediği barış ve sevgi ülkesi istedik. Birileri babamın tohumlarını yok sayana kadar…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tarkan'dan dikkat çeken çağrı: 'Tamamen yasaklansın!'

Megastar Tarkan, sosyal medya hesabından bulunduğu paylaşımla hayvanların yaşam hakkının korunması gerektiğini vurgulayarak, avcılığın yasaklanması çağrısında bulundu. Hep söyledim, söyle...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

En uzun boylular bu şehirde yaşıyormuş

Erkeklerde ortalama 1.74, kadınlarda 1.60 metre. Bunun sebebi ise genetik, beslenme ve coğrafya... İşte en uzun ve en kısa boyluların yaşadığı şehirler... Türkiye’de yapılan yeni bir araştırmayla şehirlerin boy ortalamaları ölçüldü. Detaylı incelemede Türkiye’de erkeklerin ortalama boyu 1.74, kadınların ortalama boyu ise 1.60 metre olarak belirlendi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR