Gençlerimiz bize rağmen, Avrupa Şampiyonu!

Türkiye'de gündem çamura batmışken, siyaset sürünüyorken, kirlenmede öncelik adalete verilmişken ve centilmenlik rafa kaldırılmışken basketboldan gelen haberler hepimize nefes aldırdı.

Türkiye Genç Milli Basketbol Takımı, Sırbistan’ı 85-68 yenerek, Avrupa Gençler Basketbol Şampiyonası’nda altın madalyaya uzandı.

Henüz 2 hafta önce Ümit Millilerimizin Girit’te düzenlenen Avrupa Şampiyonası’ndan altın madalyayla dönmesinden sonra, Genç Millilerimiz de Avrupa Şampiyonu oldu. Böylece; 1988’de Yugoslavya’dan sonra ilk kez bir ülkenin 2 milli takımı arka arkaya Avrupa Şampiyonu oldu. Bu gururu bize gençlerimiz yaşattı.

Pınar Karşıyaka Kulübü oyuncusu Egemen Güven, 'Turnuvanın En Değerli Oyuncusu (MVP)' seçildi. Maç sonunda Egemen'in üzerinde kalpaklı Mustafa Kemal Atatürk posteri olan Türk Bayrağı ile salonda tur atması, gerçekten görülmeğe değerdi.

Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel maç sonrası; “U20 (20 yaş altı) Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya kazandıktan sadece iki hafta sonra U18 (18 yaş altı) Avrupa Şampiyonası’nda ikinci kez altın madalya kazanmak, Türkiye Basketbol Federasyonu’nun gençlerin gelişimine yaptığı muazzam yatırımın somut bir yansımasıdır. Türk basketbolunun çok parlak bir geleceği var ve taraftarlarımız bu jenerasyondaki oyuncuları gelecek yıllarda Olimpiyat Oyunları’nda, Avrupa Şampiyonaları’nda ve FIBA Dünya Basketbol Şampiyonaları’nda da mücadele ederken görecekler” şeklinde konuştu.

Ülkemizde hiç bir başarı cezasız kalmaz biliyorsunuz. Bu demeci veren Federasyon Başkanı bu sene ne yaptı, biliyor musunuz? I. Lig'deki takımların sahada 5 (yazıyla: BEŞ) yabancı ile oynamasına izin verdi! Basketbol kaç kişi ile oynanıyor? Cevap: BEŞ.

Böylece bu pırıltılı gençlerin kendi takımlarında zaten az olan forma giyme şanslarını tamamen yok etti. Bu kararı, kendi de basketbolun içinden gelen bir federasyon başkanı aldı. Yabancı bir yönetici bile bu yapmazdı. Örneğin, finalde yendiğimiz, genelde Avrupa'da bu kategorilerde en büyük rakibimiz olan Sırbistan'dan bir yönetici getirsek ve desek ki; 'senin görevin gelecek vaat eden Türk basketbolunu bitirmek', o bile bu kararı almaya cesaret edemezdi.

Gördüğünüz gibi dostlar; bu gençler bataklıkta açan çiçekler gibiler. Bizlere rağmen buralara geliyorlar. Biz; onları İmam Hatiplere hapsetmeğe çalıştıkça filizleniyorlar. Biz; onları kız-erkek, Alevi-Sünni, Türk-Türk değil diye ayrıştırmaya çalıştıkça kenetleniyorlar. Biz; onları zikire göndermeğe çalıştıkça antrenmana kaçıyorlar. Biz; onların beyinlerini köreltmeğe çalıştıkça, onlar bizim ufuklarımızı açıyorlar. Biz; okullarda spor tesisi yerine mescit ve emzirme odaları açarken, onlar gidip şampiyon oluyorlar.

Helal olsun hepsine.

Bu gençler bize rağmen, herkese gerektiğinde Atatürk'ün onlara verdiği Birinci Vazifelerini yerine getirebilecek güçte olduklarını gösteriyorlar. Anlayana!

Ne mutlu onlara!