Karabasanlar içinde bir ülke!

Dile kolay tam otuzdört gündür yazmıyorum. Aslında yazıyorum fakat sizlerle paylaşmak içimden gelmiyor. Sonunda artık dayanamadım ve bugün duygularımı sizlerle paylaşmaya karar verdim. Merhaba!

Eskiden köşe yazarları Pazar günleri köşelerinde siyasetten uzak, eğlendirici mizahi yazılar yazarlardı. Ben de yazılarımı sizlerle tekrar paylaşmaya karar verdiğim bu güzel Pazar günü bu şekilde yazmak isterdim fakat maalesef karabasanlar içindeki ülkemde bu mümkün değil, ne yazık ki.

Kerameti kendinden menkul Demokratikleşmeme Paketi'nin açıklanmasının üzerinden tam bir ay geçti. Olaylarla ilgilenmeyen, TV'yi sadece Acun'un abukluklarını seyretmek için kullanan, gazetelerin yalnızca spor ve iddia sayfalarını okuyan ve seçim dönemlerini nemalanma zamanları olarak gören en az %50'miz için hiç bir şey değişmedi. Fakat birazcık olsun düşünen, okuyan, ülkenin geleceğine kafa yoranlar için kabus gibi gelişmelerle dolu bir ay geçti. Buyurun son günlerdeki bazı gelişmelere beraber bakalım:

- Bölücü örgüt Başı'nın talimatıyla kurulan ve kongresinde örgütün bez parçalarını ve terörist başının posterlerini kullanan, kendine 'siyasi parti' diyen oluşuma Sayın B.bakan kutlama mesajı göndermiş. Kutlu olsun!

- Eskişehir'de bir Lise'de ANDIMIZ'ı okuyan öğrenciler; 'Kürtlere karşı ayrımcılık yapmak ve siyasi otoriteye karşı gelmek' gerekçesiyle disipline verilmiş. Hangi okulmuş bu diye merak ettim. Okul; Eskişehir'in Odunpazarı İlçesindeki, ŞEHİT SAVAŞ KUBAŞ ANADOLU LİSESİ. Yani 1977 Eskişehir doğumlu ve 1997 tarihinde Bingöl İkizgöl bölgesinde şehit düşmüş P. Kom. Er Savaş KUBAŞ'ın adını taşıyan okulda ANDIMIZ'ı okumak ayrımcılık ve siyasi otoriteye karşı gelmek oluyor. Allah'ım sen aklımızı koru!

 En müthiş gelişmeyi yazımın sonuna sakladım. Lütfen ibretle okuyun:

- Askerliğini Şırnak'ta yapmakta olan bir vatan evladımız 28 Ekim 2013 tarihinde çarşı iznindeyken güpegündüz bıçaklanıyor. Genelkurmay resmi sitesinde olayı şöyle bildiriyor:

"... görevli Er, kanuni izinli olarak bulunduğu Şırnak'ın Cizre ilçesinde, bölücü terör örgütüne müzahir bir parti binasının önünden geçerken ...... tarafından bıçaklanmıştır..."

Bu açıklama üzerine BDP'li Hasip KAPLAN; "... özellikle 460 subayı cezaevinde olan Gen. Kur. kullandığı dile dikkat etmeli" diye açıklama yapıyor. Yani hazret; "Ey, Genel Kurmay'ın başındaki Kamu Görevlisi, senin 460 arkadaşının terör örgütüne üye oldukları Yargıtay'ca onandı. Bu kişiler TSK dışında hiç bir yere üye olmadıklarına göre, sen kime 'terör örgütüne müzahir' diyorsun. Önce kendine bak!" demek istiyor.

Kendisini, siyasi otoritenin (yasaların ve Atatürk Devrimlerinin değil herhalde!) emrinde bir kamu görevlisi olarak tanımlayan Sayın Özel bu önemsiz! açıklama ile mutluluğunu bozacak değil, doğal olarak. Çünkü bu aralar kendisi, Başbakanından aldığı 'Sivil Danışman Kadrosu'nun mutluluk sarhoşluğu içindedir. Fakat; "Ahmet, Mehmet istedi diye hareket edecek değilim" diyen Sayın Özel,  Hasip'in dediğini ne hikmetse anında yapıyor:

Yukarıdaki açıklama resmi siteden süratle kaldırılır ve Sayın KAPLAN'ın dediğine göre Gen. Kur. karargahında görevli Tuğgeneral M.Ö. kendisini telefonla arar ve özür diler.

Nasıl, karabasan gibi değil mi? Belki de karabasandan da kötü. İnsan karabasan görürken bile, bunun hayal olduğunu ve eninde sonunda uyanacağını hisseder. Milletçe şu anda bir karabasan içinde olduğumuzun bile farkında değiliz, bırakın uyanabilmeyi.

Güzel şeyler de olmuyor mu ülkemizde? Olmaz mı, oluyor tabii ki:

Şükürler olsun artık başımız bağlı! ve Cumhuriyetimizin kurucusu ana muhalefet partimizin başkanı da çok mutlu!, daha ne olsun.

Sağlıkla ve adaletle kalın.