Paket mi, Pandora'nın kutusu mu?
30 Eylül, 2013B.bakan; günlerdir açıklamaktan sıkıntı duyduğu, sürekli ertelediği 'Demokratikleşme! Paketi'ni sonunda açıkladı. Ben de, ülke sorunlarıyla ilgilenen her vatandaş gibi, TV karşısına geçip baştan sona kendisini izledim. İleriki günlerde çok tartışılacak ve muhtemelen hakkında çok yazılacak bu açıklamalar için ilk izlenimlerimi paylaşmak istiyorum:
- B.bakan; konuşmasının başında Adnan Menderes'ten Özal'a ve Erbakan'a kadar çeşitli kişileri, adları ve soyadlarıyla anmasına rağmen ülkemizin kurucusunu her zaman ki gibi, sadece 'Gazi Mustafa Kemal' olarak andı. ATATÜRK demeğe dili varmadı. Demokrasiden dem vururken, ülkemizdeki çok partili hayata geçişin mimarı İsmet İNÖNÜ'yü hiç anmaması tam bir vefasızlık örneğiydi.
- İlgili ilgisiz bir çok kesime teşekkür ederken, bu paketin hazırlanması için baskı kuran BDP ve PKK'yı nedense unuttu.
- Şehitlerin arzusunun da bu paket yönünde olduğunu açıklaması, tam bir kavram kargaşası yaratma politikasıydı. Şehitlerimiz öbür dünyada, geride bıraktıkları da bu dünyada bunun hesabını soracaktır.
- 'Artık vatandaşa kimlik dayatan, isteklerine kulak tıkayan, kökenini araştıran, bir devlet yok' dedi. 'Reyhanlı'da ölenler Sunni'ydi' diyen, seçim meydanlarında'Biliyorsunuz, Kılıçdaroğlu Alevi'dir' diyen bendim sanki. Cumhuriyet tarihi boyunca, iktidardan farklı düşünenler hiç bu kadar baskı görmemişlerdi.
- 1960 Anayasa'sının ülkemizin en özgürlükçü yasası olduğunda herkes hemfikirken, bu anayasanın milleti baskı altına aldığını söyleyerek hedef çarpıttı. Buna rağmen baskıcı 1980 anayasasından hiç bahsetmemesi tam bir samimiyetsizlik göstergesiydi.
- 'O yıllarda, gazeteler garip bir şekilde aynı başlıklarla çıkardı' demesi çok ilginçti. Kendileri bu günlerde hiç gazete okumuyor demek ki.
- 'Bazı kesimler bu güne kadar hep değişimin karşısında durdular' dedi. Değişimden anladığınız irtica (geriye gitmek) ise, tabii ki karşısında olacağız. Her değişim iyi midir? Milli Eğitimi yok etmek, farklı dillerde eğitimi serbest bırakmak, kamu görevlilerin belli bir dinî veya mezhebî bir kıyafete bürünmesi, semboller taşıması ilericilik midir? Yarın bir Hıristiyan, Musevi, Süryani veya Alevi inanca sahip bir memurumuz (öğretmen, tapu memuru, doktor, vergi memuru vb.) kendi inancını açıkça ortaya koyan sembollerle işe giderse, (ki, bu pakete göre gidebilir) biz kendisinden nasıl hizmet alacağız? Vatandaşlarımız arasında eşitliği ve adaleti nasıl sağlayacağız?
- B.bakan'ın konuşmaya başlamasının üzerinden 45 dakika geçmesine rağmen, sadede gelememesi ve ilginç biçimde muhalefeti suçlaması (11 yıllık mutlak iktidarının sonunda), sıkıntıda olduğunun bu paketin ülke birliğinin ve Cumhuriyet kazanımlarının sonu olacağının göstergesi gibiydi. B.bakanın sık sık; 'bu paket son değildir, devamı gelecek, aman yanlış anlamayın' mealinde açıklama yapması Kandil'e bir mesajdı bence.
- 'Oy verme hakkına sahip herkesin siyasi partilere üye olmasının serbest bırakılması' ne demek? Demokrasimizin böyle bir sorunu mu var? Artık bir Vali'ye 'sen hükümetin adamı değil, devletin valisisin' diyemeyeceğiz, adam çıkarıp parti kimliğini gösterebilir. Askerde erleri bölük komutanının kayıtlı olduğu partiye göre ayırırız artık. Karakolları da, amirlerinin partisine göre dizayn ederiz. Devlet dairelerinde memurları partilerine göre ayırır, herkesin kendi partisinin memurundan hizmet almasını sağlarız, ilericilik adına. Memurları nerede mi tanıyacağız? Doğal olarak rozetlerinden. Yasal olarak kayıt oldukları siyasal partinin rozetini takmayı engellemeyi düşünemezsiniz herhalde. Bu arada kamu görevlilerin dini inancı gereği giyinmelerini serbest bırakan zihniyete soruyorum: Dünyada kaç çeşit din veya inanış sistemi olabileceğini biliyor musunuz? Yarın Tibet rahibi kıyafetiyle derse gelen bir öğretmenle karşılaştığınızda ne yapacaksınız? Yoksa sizin anladığınız dini inanç gereği giyinme, sadece Cüppeli Hoca, Emine ve Hayrinüsa hanım sitili midir?
- Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim ve öğrenimin serbest bırakılması ne demektir? Birbirini anlamayan vatandaşlar yaratmak, yani ülkeyi bölmek demektir. Buralarda yetişen çocukları ileride ülkeye nasıl entegre edeceksiniz? Nasıl memur, asker ve vatandaş yapacaksınız? Türkçe bilmeyen bir nesili bu ülkeye bağlı iyi birer vatandaş olarak nasıl yetiştirecek siniz?
Bunların dışında, açılan pakette terör örgütünün şu istekleri karşılandı:
- Eşbaşkanlık getirildi,
- BDP'ye hazine yardımının önü açıldı,
- Sözde Kürt abecesinin harfleri serbest bırakıldı,
- Varlığımızı Türk varlığına emanet ettiğimiz, Türklüğümüzü haykırdığımız, 'Andımız' kaldırıldı,
- Cumhuriyetimizin varlığının göstergesi olan Türkçe yerleşim yerleri isimlerinin değiştirilmesinin önü açıldı.
Tüm bunlar terör örgütünü tatmin eder mi? Hiç sanmıyorum. Pandora'nın kutusu açıldı bir kere. 'İmralı'ya, Kürdistan'a özgürlük' parolasıyla yola çıkanların tatmin olması mümkün değil bence.
Paketten çıkan 'Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi' ve 'Roman Enstitüsü (ne demekse)' havuçları kimseyi kandıramaz, kusura bakmayın. Demokratikleşme Paketi'nin açıklandığı toplantıya, düşüncelerini beğenmediği, kendisinden olmadığını gördüğü, Aydınlık, Sözcü, Sol ve Evrensel gazeteleri ile Ulusal Kanal ve Halk TV'nin çağrılmaması konuşmacının ne kadar demokrat olduğunu çok iyi ortaya koymuyor mu, sizce de?
Bu sözde paketin, hükümetin ve iktidarın sonu olacağı kesin. Fakat benim korkum üniter, laik ve everensel hukuka dayalı Türkiye Cumhuriyeti'nin sonu olmasıdır.
Sağlıkla ve adaletle kalın.
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- 122 yıl sonra
- Can kaybı?
- Karabağlar İçin Güçlü Aday; Helil KINAY
- İzmir Büyükşehir Belediyesinin az bilinen hizmeti: Şehit Yakınları ve Gaziler Şube Müdürlüğü faaliyetleri
- Cumhuriyet son duraktır…
- Yepisyeni Hükümet, yersen…
- Tarihi İkinci Tur Seçiminin Kaybedenleri-II
- Tarihi İkinci Tur Seçiminin Kazananları, Kaybedenleri…
- Tarihi Seçim’in Kazananları, Kaybedenleri, İkinci Tur ve Ötesi…
- Ördek
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti
34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.