- AYM, Tayfun Kahraman'ın 'tedbiren tahliye' talebini reddetti!
- Şehzadeler'de Olağanüstü Seçim Takvimi Netleşti
- TBMM Genel Kurulu'nda ortam gerildi! CHP'li Başarır'dan, AKP'li Şebnem Bursalı'ya 17 Aralık'ta 'ayakkabı kutusu' göndermesi
- Saray'da sürpriz görüşme: Erdoğan, YSK Başkanı Ahmet Yener'i kabul etti
- Halka arzın gözde hissesi son 10 günde 'tepetaklak' oldu!
'Mayıs Yedisi' Şenlikleri, Sinemaya Aktarılıyor
Efsaneye göre savaşçı Amazon kadınlarının üs olarak kullandığı, 4 bin yıllık mitolojik geçmişe sahip Giresun Adası ile adayı yılda bir kez terk ettikleri bahar, bereket ve döllenme törenlerinin sembolü "mayıs yedisi" şenlikleri sinema filmine konu olacak.
Yönetmen Nur Dolay’ın çekeceği filmle bir yandan ağır yük altında ezilen Karadeniz kadını, diğer yandan amazonlardan kalma geleneklerle her şeye meydan okuyan "güçlü" kadın figürleri ekrana taşınacak.
Bu ay gösterime giren "Off Karadeniz" adlı sinema filminin tanıtımı için, filmin Fransız oyuncusu Melissa Papel ile Giresun’da bulunan yönetmen Nur Dolay, daha önce sadece seyahat esnasında geçtiği Giresun’u bu kez gezme ve kentin tarihi, kültürel geçmişi ile sosyal yaşamı tanıma imkanı bulduğunu söyledi.
Giresun’un ve Giresun adasının tarihi, kültürel yönlerinin çok ilginç olduğunu, kentin özelliklerini öğrendikçe şaşkınlığını gizleyemediğini ifade eden Dolay, "Bu şehrin böyle özellikleri olduğunu bilmiyordum. Gelecek film projem için mutlaka gelip burada bir ön çalışma yapacağım. Gerçekten çok ilginç konular var" dedi.
Giresun Adası’nı, 4 bin yıllık mitolojik efsaneye göre savaşçı Amazon kadınlarının üs olarak kullandığını, kadınların adayı yılda bir kez bahar, bereket ve döllenme törenleri için terk ettiğini, "mayıs yedisi" (yeni takvime göre 20 Mayıs) olarak adlandırılan bu günün, günümüzde Giresun Aksu Kültür ve Sanat Festivali adı altında yaşatılmaya çalışıldığını dile getiren Dolay, "4 bin yıllık mitolojik geçmişin kültür mirası olan Giresun Adası ve ’mayıs yedisi’ geleneğinin yaşatılmaya çalışıldığı festivalden esinlenerek farklı bir film çalışması yapmak istiyorum" diye konuştu.
Filminde Karadeniz kadınının sorunlarına dikkati çekmek istediğini, bunun için özellikle Amazonların yaşadığına inanılan Giresun’un daha uygun olacağını düşündüğünü belirten Dolay, filmle bir yandan ağır yük altında ezilen Karadeniz kadını, diğer yandan Amazonlardan kalma geleneklerle her şeye meydan okuyan "güçlü" kadın figürlerini ekrana taşımayı amaçladığını anlattı.
"Off Karadeniz" adlı filmde kadınların toplum içindeki durumunu
gösterdiğini dile getiren Dolay, "Karadenizde hem çok ağır yükler altında ezilen hem de Amazonlardan kalan bir gelenekle her şeye meydan okuyan güçlü kadın figürleri var. Burada Amazonların yaşadığına inanılan Giresun adasından da esinlenerek ilginç bir proje ortaya çıkarmak istiyorum. 4 bin yıllık olduğu söylenen festival geleneklerini de filmin içinde canlandırıp güncele taşımayı amaçlıyorum" dedi.
Filmin ön çalışmasını 6 ay içinde tamamlayacağını, bu süre içinde filmin çekileceği mekanları belirleyeceğini vurgulayan Dolay, filmin çekimini ise bir yılda bitirmeyi planladığını kaydetti.
ÇÖPLERİN SAHİLE DÖKÜLMESİ
Nur Dolay, Karadeniz Bölgesindeki birçok kentte olduğu gibi Giresun’da da çöplerin deniz kenarına döküldüğünü, bunun zamanla büyük bir çevre felaketine neden olduğunu söyledi. Çöplerin törenlerin yapıldığı Aksu festival alanının yakınına dökülmesini eleştiren Dolay, şöyle konuştu:
"Burada gördüğüm manzara çok acı. Bütün bu güzelliklerin, mitolojik özelliklerin, tarihi ve kültürel değerlerin bulunduğu bu mekan, tamamen çöp yığını haline getirilmiş. Belki bir süre sonra bu çöp yığınları üzerine binalar inşa edilecek. Her iki şekilde de sahil, coğrafi, kültürel ve mitolojik değerler kaybedilmiş olur.
Bu kadar güzel bir kente böyle bir saldırı çok acı, çok üzücü. Ne yazık ki bütün Karadeniz Bölgesinde aynı durum söz konusu. Kentlerin denize bağlantısı kesiliyor. Deniz doldurularak yapılan yollarla, apartmanlarla, çöplerle sahiller yok ediliyor. Giresun’da bir çok derenin üzerinde HES projeleri varmış. Bu projelerle doğal bir çok güzelliğin sonu getiriliyor. Bütün bu olumsuzlukları filmde bir şekilde dile getireceğim. Bir önceki filmimde olduğu gibi bu filmde de bu konuyu ele almayı düşünüyorum."
GİRESUN ADASI VE AKSU FESTİVALİ
Giresun Adası ve Aksu Festivali çeşitli kaynaklarda, 4 bin yıllık geçmişin kültür mirası olarak değerlendiriliyor.
Festivalin temelinde Hitit Tanrıçası Kybele ile Anadolu mitoloji tanrılarından Priados adına düzenlenen bahar, bereket ve döllenme törenleri yatıyor. Bu törenler ve eğlenceler aracılığıyla Hitit kültürünün zamanla Roma’ya geçtiği ve orada Bachüs şenliklerine esin kaynağı olduğu anlatılıyor.
Törenlerin Amazonlarla da ilgili olduğu söylenmekte. Efsaneye göre, Amazonlar üs olarak kullandıkları Giresun Adası’nda anaerkilliğin savaşçı şeklini gerçekleştirerek kendi toplumlarında erkeğe yalnızca nesillerini sürdürmek için yer verirler ve erkeklerle yılda bir kez bir araya gelirlerdi. Doğan çocuklar erkek olursa öldürülür ya da babalarına gönderilirdi.
Festival binlerce yıldan beri süre gelen bir geleneğin ve bir inanışın eski takvime göre 7 Mayıs, miladi takvime göre 20 Mayıs tarihinde tekrarlanmasıdır. Her yıl 20 Mayısta erken saatlerden itibaren özellikle Giresun’un kırsal kesiminden binlerce kişi Aksu deresinin denize döküldüğü yerde bir araya gelir, eğlenir ve çeşitli törenler düzenlerler.
"Mayıs yedisi" adıyla düzenlenen törenler, 1977 yılında alınan bir kararla Aksu Şenlikleri olarak değiştirilip ülke çapında şenlik statüsüne kavuşturuldu. 1984 yılında "Giresun Aksu Kültür ve Sanat Festivali" adını alan şenlikler evrensel bir anlam kazandı. 1992 yılından itibaren de daha geniş kitlelerle sosyal ve kültürel ilişkilerin sağlanması amacıyla şenlik ’Uluslararası Karadeniz Giresun Aksu Festivali" adıyla düzenlenmeye başlandı.
Festival sırasında, saç ayaktan üç kez geçmek, dereyle denizin birleştiği yere yedi çift, bir tek taş atmak ve Giresun Adası’nın etrafını kayıkla dolaşmak gibi mitolojik törenler uygulanmaktadır.
Toprağın canlandığına, döllenmenin başladığına inanıldığı için yeni takvime göre 20 Mayısta düzenlenen törenlerde, ocağın (ailenin) kutsallığı ve soyun sürdürülmesi, dertlerin, belaların denize atılması, yepyeni bir yaşama başlamanın mutluluğunu fark gözetmeksizin tüm insanlarla paylaşmak sembolize ediliyor.
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Dünyaca ünlü rock yıldızları İstanbul'a geliyor
Rock dünyasının ünlüleri, 2026 yılında Türkiye'ye geliyor. Tanınmış isimler, İstanbul'da müzikseverlerle buluşacak. Kariyeri boyunca "Because the Night" ve "People Have the Power" gibi şa...
Bilgisayarla Beste Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Zekâ Vakfı, Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ve Halıcı Bilgi İşlem AŞ iş birliği ile düzenlenen 32. TBD-Halıcı Bilgisayarla Beste Yarışması’nın final ve ...
Ünlü piyanist Grinko, Ankara'da konser verdi
Rus müzisyen, piyanist ve davulcu Evgeny Grinko, Ankara'da verdiği konserde hayranlarına unutulmaz bir gece yaşattı. Besteleri milyonlarca kişi tarafından dinlenen, dünyaca ünlü Rus müzis...
2 bin 400 yıl önce batan gemide parmak izi bulundu
Danimarka açıklarında yaklaşık 2 bin 400 yıl önce batan bir deniz akıncıları teknesinde bulunan antik bir parmak izi ve kimyasal bulgular, Demir Çağı’nda bu gizemli saldırganların nereden...
5 bin yıllık iskelet şaşırttı! Taş Devri'nden kalma gizemli bir gömü...
İsveç’in başkenti Stockholm’ün yaklaşık 35 kilometre güneybatısındaki Gerstaberg köyünde yürütülen yüksek hızlı tren hattı inşaatı sırasında arkeologlar, 5 bin yıllık bir köpek iskeletiyl...
'Bak Postacı Geliyor' izleyicilerine film arasında sürpriz
Yüksel Aksu'nun senaryosunu yazıp yönettiği, oyuncu Ozan Akbaba'nın başrolünde yer aldığı 'Bak Postacı Geliyor' filminin akşam seansında izleyiciler bir sürprizle karşılaştı. Dün akşam bi...
Oya Başar’dan yıllar sonra gelen Levent Kırca açıklaması
Usta oyuncu Oya Başar, eski eşi Levent Kırca’nın ölüm haberini aldığı geceyi ve sanatçının hastalık sürecinde tedaviyi reddedişini yıllar sonra ilk kez anlattı. Usta oyuncu Oya Başar, 10 ...
Nurgül Yeşilçay traktörden indi, İstanbul'a geldi
Uzun süredir ekranlardan uzak olan ve İstanbul'u terk edip İzmir'e yerleşen oyuncu Nurgül Yeşilçay, geçenlerde traktör sürdüğü ve elektrikli testere kullandığı anları sosyal medyada takip...
6 bin 200 yıllık iskelet şaşırttı: Yaralı halde yıllarca yaşamış
Bulgaristan'da arkeologlar tarafından bulunan bir iskelet, yaklaşık 6 bin 200 yıl önce bir aslan saldırısından sağ kurtulan ancak kalıcı hasarlar alan bir gence ait olabilir. Yeni yayımla...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Tarkan'dan dikkat çeken çağrı: 'Tamamen yasaklansın!'
Megastar Tarkan, sosyal medya hesabından bulunduğu paylaşımla hayvanların yaşam hakkının korunması gerektiğini vurgulayarak, avcılığın yasaklanması çağrısında bulundu. Hep söyledim, söyle...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
En uzun boylular bu şehirde yaşıyormuş
Erkeklerde ortalama 1.74, kadınlarda 1.60 metre. Bunun sebebi ise genetik, beslenme ve coğrafya... İşte en uzun ve en kısa boyluların yaşadığı şehirler... Türkiye’de yapılan yeni bir araştırmayla şehirlerin boy ortalamaları ölçüldü. Detaylı incelemede Türkiye’de erkeklerin ortalama boyu 1.74, kadınların ortalama boyu ise 1.60 metre olarak belirlendi.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.